Astrolojinin ne olduğu kadar ne olmadığını da iyi bilmek, bu ilmi hayatlarımızda nasıl, nerede, ne zamanlarda kullanacağımıza o seviyede fayda sağlar diye düşünmekteyim. Astrolojinin bilirkişisi olmaya gerek olmadan sadece ilgisi olan kişilerin bile bildiği gibi, çeşitli uzmanlık alanları vardır. Ülkeler, siyasi liderler, ekonomi, sağlık, doğal afetler vb. konuları içeren global manada çalışmalarıyla; Dünya Astrolojisi, Medikal Astroloji, Finansal Astroloji, Soru ve Seçim Astrolojisi gibi. En yaygın, popüler olan ise Natal Harita yani Kişisel Doğum Haritası okumaya odaklı olan alandır.
Dolayısıyla bu kadar çeşitli branşları ve on binlerce yıllık bir tarihi olan, gelmiş geçmiş pek çok medeniyetin günlük yaşamlarında ve/veya devlet yönetimlerinde kullandığını iyi bildiğimiz astroloji ilmi tabi ki en başta asla fal değildir! Kehanet, tarot veya bir çeşit ritüel çalışması da değildir. Bunlarla ilgilenen insanlar pek tabi ki olabilir fakat bunlar astrolojiye dahilmiş gibi birlikte anmak sık rastladığımız bir yanlıştır! Bu alanlardan bazıları -dışardan gördüğüm kadarıyla- birbiriyle entegre çalışabilmektedir fakat astroloji bunlardan biri değildir.
Aslında bu bilgi çağında artık astrolojinin fal olmadığını anlatmaya gerek bile duymamamız gerekirken, maalesef ki bir astroloğun gökyüzü konumlarını yorumlarken öğrendiği teknik bilgileri değil hislerini kullanıyor sanıldığını hala üzülerek görmekteyiz. Daha da üzücü olan ise; bu sanrıyı insanlara karşı kötüye kullanarak maddi kazanç veya ün, şöhret kazanmaya çalışan kişilerin kontrolsüz çoğalması…
Kehanet kelimesi TDK’da ‘bir olayın gerçekleşeceğini önceden bilme’ diye tariflenir. Burada bazı insanların gelecekle ilgili içine doğan bazı öngörüleri aktarması kastedilmektedir. Kâhin kişi bunu bir bilgi sistemi veya başka tip bir araç kullanarak değil, içten gelen bir yetenekle yapar. Astroloji ilmi, istatistiklere dayalı çalışan muazzam bir matematik üzerine kuruludur. Tıpkı meteorolojinin yağmur yağacağını söylemesinin kehanete değil, bilimsel verilere dayanması gibidir! Özel içsel güçler değil, iyi bir eğitim ve teknik çalışma gerektirir!
Astroloji; kişinin tekamülü, evrimi, gelişimi, adına ne derseniz deyin; şu hayatta doğumdan ölümüne kadar yürüyeceği olgunlaşma yolculuğunda çok önemli bir rehberdir ve bir başucu kitabı gibi geri dönüp kullanılacak bilgilere ışık tutar. Günümüzde -maalesef ki- biraz içi boşaltılmış olan ‘’farkındalık’’ kelimesinin manasına derin şekilde ulaşmamıza, kendimize hem içerden hem dışardan ve daha geniş bir pencereden bakmamıza yol açarak yaşamımızı kolaylaştırır. Başka bir tarifle; yaşadığımız her şeyin faydalı tecrübelere dönüşmesi için o yaşanmışlıklardan çıkaracağımız derslerde önemli bir yardımcıdır. Prof. Dr. Sinan Canan ‘’İdrake katkı yapan her şey anlama katkı yapar’’ der.
Astrolojinin özellikle karakter analizi kısmında ‘ne olmadığı’ sorusuna bir cevap da sadece Güneş burcumuzdan ibaret olmadığımızdır. Harita analizi demek; onlarca bileşkenin bir arada yorumlanması demektir. İçeriği birbirinden bağımsız değerlendirilemez. Burçlar, Gezegenler, Yükselen, Sabit Yıldızlar, bunların birbirine açıları, harita içinde bulundukları yaşam alanları (teknik adıyla evler) bütüncül değerlendirilmezse çok eksik kalır hatta yanlış algılanabilir.
Astroloji, ‘’Eyvah! Başımıza ne gelecek?’’ ‘’Off, biz ne zaman düzeleceğiz’’ gibi bir bakış açısıyla kulak verilecek bir disiplin değildir. Başımıza her an bir şey gelebilir ve hayat bu anların toplamıdır. Astrolojiyi iyi ya da kötü bir şey olacağını duymak ve bunlara önceden sevinmek ya da oturup dertlenmek için değil, fiziken, manen ya da madden neye hazırlıklı olmalıyız diye ve özellikle zorlukların temel manada idrak, sabır ve vizyon geliştirmemiz, belki de biraz törpülenmemiz için yaşandığını bilerek kullanmalıyız. Bugün iyi ya da kötü diye tanımladıklarımız hakkındaki fikrimizin de ilerde yer değiştirebileceğini de her zaman akılda tutmalıyız.
Zaten astroloji temeline olası felaketleri haber verme amacı koymaz şüphesiz. Astrolog da danışan kişiye veya topluma negatif/pozitif fark etmeksizin, görünen olasılıkları nasıl faydaya dönüştüreceğini düşünerek yorumlamalıdır. Malum üslup çok şeydir, hatta bazı durumda her şeydir! Ve doğum haritamızın çeşitli dönemlerde aldığı çeşitli etkilerin hayatımıza yansıması hangi tutumu benimseyeceğimize göre şekillenecektir. Yani, kaderde olanı yaşamak tabi ki kaçınılmazdır, fakat cüz’i irademizi ne kalitede kullanacağımızın rolü büyüktür.
Nasıl ki bir psikolog danışanına ‘şöyle yap/yapma’ gibi yönlendirmelerde pek bulunmaz, astrolog da çok keskin yönlendirme ya da tavsiyede bulunmaz. Haritanın psikolojik göstergelerine tabi ki değinir ama asla psikologluğa soyunmaz, haddini bilmelidir. Neyi ne kadar içselleştireceğinin kararı kişidedir. Bu da şüphesiz o kişinin karakterinin yanı sıra olgunluk/farkındalık seviyesine, yaşam koşullarına, hayattaki önceliklerine göre değişmektedir.
Her zaman geçmişten referans alarak çalışan astroloji ilmine hem bugün hem gelecekte doğru şekilde kullanılması için sürekli veri toplamanın ve bunları kaynak haline getirmenin öneminin büyüklüğü aşikardır. Tüm bu amaçlarla ülkemize en çok kaynak kazandırmış olan değerli hocam Öner Döşer’in de ders veya yayınlarında çok kez hatırlattığı gibi ‘kendini bilen, kaderini bilir’!
Astroloji ışığı en çok ‘kendini bilme’ kısmına tutar ki, kaderimize ilkel benliğimizle değil özgür irademizi daha yüksek bir bilinçle ortaya koyarak yön verebilelim.
Aliya İzzetbegoviç’in anlatmak istediklerimi çok güzel özetleyen, çok sevdiğim bir sözü vardır: ‘’Yeryüzünün öğretmeni olmak için, gökyüzünün öğrencisi olmak gerekir.’’ der. Ve etik değerlere bağlılık her işte olduğu gibi bu işin de hakkını vererek öğrencisi ya da öğretmeni olmanın temel taşıdır. Bunu da hep aynı özen ve hassasiyetle hatırda tutmak gerekir.
Son söz: iyi ki astroloji var!
Günümüze bıraktıkları tüm derin bilgiler ve bu döneme nazaran çok zor şartlarda yaptıkları özverili çalışmaları için geçmişteki tüm zatların emeklerine minnet ve şükranlarımla…
Necla Kurt Küçük
Dipl. ASA