Yazının I. bölümü için aşağıdaki linke tıklayınız…
http://www.astrolojigazetesi.com/?mode=reading&nID=1517
II. Bölüm
Mısırlar
Firavunlar Mısırı’nda astronomiye büyük ilgi duyuluyordu. Bu, gezegenlerden ziyade yıldızları içeren bir astronomi çeşidiydi. Mısırlılar binaları, tapınakları ve özellikle de piramitleri, dünyadaki yapılar ile ilişkili oldukları yıldızlar arasında bir bağ kurma çabası doğrultusunda sabit yıldızlara tahsis etmekte ustaydılar. Mısır’ın astrolojiyle yakından ilgilenen Persler tarafından fethedilmesi ve daha sonra hem Mısır’ın hem de İran’ın Büyük İskender tarafından fethedilmesi, astrolojik fikirlerin Mısır’a geçmesine katkıda bulunmuştu. Kadim halklar hiç şüphesiz astrolojinin Babillilerle ilişkili olduğunu biliyorlardı ve astrologlara Kildaniler diyorlardı; fakat asıl itibar Mısırlılara gösterilmişti. Eski pek çok bilgilerin Mısır’dan gelme olduğu aşikardır. Yunan yazar ve astrologlarından Vettius Valens, eski Mısır’lı ustaları bulup, onlardan bilgi toplayarak bu bilgilerden eserlerinde faydalanmıştır. Yöneticilik sistemlerinin büyük bir kısmı, sonradan Arap Noktaları olarak tanımlanacak olan Lotlar da köken olarak Mısır’a dayanmaktadır. Sadece yücelme asalet tabloları daha eski, Mezopotamya kökenlidir. Helenistik yazarlar, evleri ya da burçları Hermes’in evleri olarak yorumlamışlardır. Yunanlılar Hermes’in Mısır tanrılarından olan Thoth ile aynı olduğunu söylerler.
Hintliler
Batı Astrolojisinin kökü olan Klasik Astroloji M.Ö 2800’ lerde Babil’de çok gelişmişti ve Kalde çöktüğünde, bilim adamları Mısır ve Hindistan’a dağıldılar. Şüphesiz o devirlerde de Hint Astrolojisi kökü çok eskilere dayanan zengin bir sisteme sahipti ama matematiksel kurgusu ile gök hareketlerinin yansıtılmasında kullanılan yöntemler geri sayılırdı. Bu yüzden, Hintlilerin matematik kurgusu olarak Babil kökenli bilgilerden etkilenmiş olduğu da ihtimaldir. Sonuçta, Batı kültüründen etkilenmiş olsun veya olmasın, Hint Astrolojisi kültürü oldukça eski bilgilere dayanır.
Yunanlar ve Romalılar
Antik dönemde, özellikle Yunan ve Roma uygarlıklarında, doğadaki düzenlilik ve varlıkların özellikleriyle ilgili merak, insanları içinde bulundukları evreni ve evrendeki varlıkları gözlemlemeye yöneltmiş ve böylelikle gözleme dayalı bilgi edinme metodunu ortaya çıkarmıştır. Bu dönemde horoskop astrolojisinin gelişimi sürdürülmüştür.Yunanların astroloji üzerindeki yoğun etkisi M.Ö. beşinci ve dördüncü yüzyıllarda başlamıştır. Mitolojinin astrolojiye girmesi bu dönemlerden başlar. Gezegenlere atfedilen özellikler Yunan tanrılarının özellikleriydi.
Büyük İskender, M.Ö. 331’de İskenderiye şehrini kurmuştu. İskenderiye ve Antakya gibi yerlere Helenizm olarak da bilinen Yunan yaşam tarzını yaymayı başarmıştı. Helenistik dönem, Romalıların Doğu Akdeniz’i ele geçirdikleri M.Ö. 2. yüzyıla kadar devam etmiştir. İskender’in ölümünden sonra Makedonya İmparatorluğu’nda payına düşen yer olarak Mısır’ı alan kral Ptolemy, İskenderiye’de büyük bir kütüphane inşa edilmesini emretti. Bu, kısa sürede Yunanca konuşulan yerlerdeki alimleri kendine çekti. Şehir kısa bir müddet sonra önemli bir kültürel ve ticari merkez haline geldi. İskenderiye halkı Mısır kültürlerinin bir kısmını korumuştur, ama bu kültür Yunanlar, Romalılar, Makedonlar, İranlılar, Suriyeliler, Yahudilerinkilerle karışmıştır. İskenderiye’nin prestijli olduğu dönemlerde bilimsel devrim gerçekleşmişti. Hemen hemen herkes astrolojiyi benimsemekteydi. Claudius Ptolemy de bu dönemde ortaya çıkmıştır. Daha sonra Ptolemy’yi birçok astrolog takip etmiştir.
Klasik dönemde astroloji adeta bir Yunan bilimiydi. Romalılar astrolojiyi aynı derecede benimsemiyorlardı. Yaklaşık M.Ö. 250’de, çok sayıda sıradan vatandaş astrolojiye ilgi duymaya başladı; fakat muhafazakarlar buna karşı çıkıyorlardı. Tüm engelleme gayretlerine karşı astroloji kabul gördü; bunun en önemli nedeni Romalıların Yunan eğitimine saygı duymalarıydı.
Horoskopik astroloji bilgisi, Batı Roma İmparatorluğu’nun çöküşüyle Batı Avrupa’da neredeyse tamamen yok oldu. Kamusal eğitim durdu; mali destek kaybı ve halkın ilgisizliği nedeniyle kütüphaneler yok oldu; klasik dönemin bilimi sayılan Yunanca bilgisi genelde ortadan kalktı, halk genel olarak cahilleşti. Hıristiyanlığın en etkili ve en yaygın öğretileri, fiziksel dünyanın ve muhakeme yürüten aklın en iyi ihtimalle aldatıcı ve en kötü ihtimalle de şeytani olduğu düşüncesinden kaynaklandı. Bu durum o bölgede astrolojinin düşüşe geçmesine yol açtı. MS 500’ de Batı Roma imparatorluğunun düşüşü ve Batıdaki barbar krallıkların hüküm sürmesinin ardından astrolojik gelenekler Batı dünyasından iyice kopuyordu. Bu arada Doğu Roma imparatorluğunda ( Bizans ), ki Batıdan ayrılmıştı; astroloji çok da farklı bir durumda değildi. Orada da devam eden iki yüzyıl içinde dini ve politik atmosfer astroloji üzerinde neredeyse tamamen baskılayıcı rol oynadı. Astroloji, bu dönemden sonra Batı Avrupa’da hemen hemen tamamen yok oldu ve 12. yüzyıla kadar da canlanmadı. Yeniden hayat bulmaya başladığında, neredeyse tamamen Arapça orijinallerinden Latince’ye çevrilen kitaplara ve tablolara bağlıydı. Öğrenim, Karanlık Çağlar boyunca batı Avrupa’da azalırken, Doğu Roma İmparatorluğu’nda varlığını korudu ve 8. yüzyıldan 11. yüzyıla kadar İslami topraklarda gelişti.
Devam edecek…