Venüs’ün Güneş ile inferior kavuşumlarıyla 20. yüzyıl endemic grip salgınları arasındaki bağlantılar üzerine pek çok araştırma ve çalışma vardır. Yıllar önce incelediğim çalışmalarda Venüs’ün Güneş ile inferior kavuşumunun salgın hastalıklarla ilgili olduğu belirtiliyordu. Venüs’ün Güneş ile inferior kavuşumu 583.9 günde bir meydana gelir. Yani yaklaşık bir buçuk yılda bir. Her Venüs-Güneş inferior kavuşumunda bir salgınla karşılaşmıyoruz pek tabii ki! Bu kavuşum civarındaki günlerde etkili bir Güneş rüzgarı olması bu konudaki belirleyici etken olarak görülüyordu.
Venüs-Güneş inferior kavuşumu ve Güneş rüzgarları
Venüs-Güneş inferior kavuşumu ve Güneş aktiviteleri arasındaki bağlantıya 2012 yılında yayınlanan Maksimum adlı kitabımda yer vermiştim. Kitabın 161 ve 162. sayfalarında 2012 Venüs Geçişi ve Sağlığımız başlığı altında şöyle diyorum: “Bazı bilim insanları endemik (bölgesel) gribe neden olan virüsün Venüs gezegeninden kaynaklanmakta olduğunu iddia etmektedir. Bunlardan önemli bir tanesi olan İngiltere’deki Norman Lockyer Gözlemevi’nden Donald Barber 1937-1961 yılları arasında astronomik fotoğrafik düzlem emulziyonlarında havadan bulaşan, yağmur suyundan kaynaklanan mantar benzeri bakterilerin Venüs’ün Güneş ile inferior kavuşumları ile bir bağlantı olduğunu söylemekteydi. Barber 6 majör mikrobik salgının Venüs ve Güneş’in inferior kavuşumuna çok yakın dönemde gerçekleşen jeomanyetik fırtınalardan ortalama 55 gün sonra ortaya çıktığını belirtmektedir. Bilim insanlarının ortaya koyduğu teorilerden çıkan sonuç özetle şudur: Çeşitli gezegen dizilimleri güneş aktivitelerine sebep olduğu gibi, Venüs-Dünya-Güneş dizilimleri de Güneş alevlenmelerine sebep olur. Venüs’ün manyetik alanının yetersiz olması nedeniyle bu gezegenin atmosferinin üst tabakasında iyonize halde bulunan gazlar Güneş rüzgarlarıyla gezegenden ayrılır ve gezegen hizalanması sırasında Venüs’ün üst atmosferinde bulunan bulut şeklinde kolonize olmuş bakteriler Dünya’nın atmosferine itilir. Kutup bölgelerinden rüzgarlar vasıtasıyla hava yoluyla yayılan bu virüsler dünya genelinde grip salgınlarına sebep olmaktadır. Güneş’in maksimum fazına doğru ilerlemekteyiz ve Güneş maksimumunda manyetik akım çok daha fazla olacaktır. Etkin Güneş rüzgarlarına tepki verecek Venüs’ün plazma kılıfı (kuyruğu) bu etkileşim esnasında kendisine en yakın pozisyonda olacak Dünya’ya doğru uzayacağından, hava kaynaklı virüs bulaşması olasılığı artabilir. Tarihte grip virüsü mutasyonları ve bunu izleyen pandemiler (tüm dünyayı saran hastalıklar) Güneş lekesi doruklarıyla bağlantılı görülmektedir; Güneş lekesi dorukları grip salgınlarından önce oluşmaktadır. 1918-1919 İspanyol Gribi pandemisi de 1917’deki Güneş lekesi doruğunu takip etmiştir.”[1]
Venüs’ün kuyruğu
Maksimum kitabımda da bahsettiğim gibi, Dünya ile karşılaştırıldığında, Venüs, çok zayıf bir manyetik alana sahiptir. Bu, Güneş rüzgarının atmosferini doğrudan bozabileceği ve kuyruklu bir tarzda üst atmosferinin (havadaki partikül madde dahil) kısımlarını havaya uçurabileceği anlamına gelir. Çıplak gözle görülmese de Venüs gezegeni kuyruklu yıldız benzeri bir kuyruğa sahiptir. Venüs, Güneş rüzgarıyla etkileştiğinde, Dünya’ya göre daha kuyrukluyıldıza benziyor. Bunu Russell Vaisberg’in Güneş Rüzgarının Venüs Etkileşimi makalesinde görüyoruz. Şöyle deniliyor: “Dünyanın manyetosferinden ziyade Venüs’ün iyonosferi Güneş rüzgarlarının yönünü değiştirirken, bu sapma Güneş rüzgarlarını ısıtan ve sıkıştıran bir kavis şokunun deformasyonu ile meydana gelir ve gezegene daha yakındır ve mükemmel yansıtıcı bir engelle ideal gaz dinamik etkileşimi açısından beklenenden daha zayıftır. Yüksek irtifa nötr atmosferi çoğunlukla hidrojen yerine oksijenden oluştuğu için güneş rüzgarlarına kütle kazandıran yükün momentumunu ve fotoiyonizasyonunun ortadan kaldırılması ile bu iyonize manyeto kılıf yük alışverişi yaparak nötr atmosferle doğrudan etkileşimde bulunabilir. Venüs’ün manyeto kuyruğu, manyeto kılıf akışının kütle yükünün manyetik akım tüplerinin gezegeni geçip gitmesini yavaşlatması açısından dünyanınkinden farklıdır ve tüplerin uçları güneş rüzgarlarının içinde hızla hareket etmeye devam ederken, bu gezegen gezegenler arası manyetik akımı toplar.”[2]
Virüs Uzaydan mı?
Bilim insanları Hoyle ve Wickramasinghe’a göre grip salgınlarına genellikle uzaydan yeni gelen virüsler neden olmaktadır. En kötü grip salgınlarının on bir yıllık Güneş lekesi aktivitesindeki zirvelerle çakıştığı teorisi de mevcuttur. Parçacıklar tüm dünyaya düşse de popülasyon yoğunluğu yüksek olan yerlerde insanlar tarafından yayılır ve bulaşma olasılığı artar. Jeomanyetik fırtına ve salgın arasındaki en kısa aralık 35 gün ve en uzun 67 gündür.[3]
Bilim insanı Donald R. Barber, bakterilerin Venüs’ün üst atmosferinden Güneş rüzgarı ile dünyanın kutup bölgelerine ulaştığı ileri sürülmüştür.[4] Bir başka bilim insanı Joseph Norman Lockyer, kuzey kutup bölgesinden İngiltere’ye kuzey-batı rüzgarları tarafından zemine ulaştığını ileri sürdü.[5] Virüsün hızlı yayılmasına sebep rüzgarlar veya kişiler yoluyla taşınması olabilir. Salgının ortaya çıktığı bölgede, virüsün oluşmasına yönelik sebepler olmadığı zamanlarda, Venüs’ten kaynaklanan grip olasılığı daha da güçlenmektedir.
23 Mayıs 2003 tarihinde Lauren Compton imzalı CNN haberine göre, İngiltere Cardiff Üniversitesi’nden Profesör Chandra Wickramasinghe’in Lancet tıp dergisine yazdığı bir mektupta SARS virüsünün uzaydan gelmiş olabileceğini, Dünya’ya bir kuyruklu yıldız veya göktaşıyla sokulduğunu ileri sürmekteydi. Profesör ve ekibinin çalışmaları Atina’daki Veba ve 1917-19 İspanyol Gribi salgını gibi diğer gizemli modern salgınların da göklerden kaynaklandığını gösteriyordu.[6] N.C. Wickramasinghe ve J.T. Wickramasinghe’in yazdığı “On the possibility of microbiota transfer from Venus to Earth” başlıklı makalede bahsedilen çalışmada Güneş rüzgârının etkisinin, atmosferin aerosoller ve varsayılan mikroorganizmalar ile yüklü kısımlarının erozyonuna yol açtığı ve antisolar yönünde kuyruklu yıldız benzeri bir kuyruk oluşturduğunu gösterilmektedir. Çalışmada gösterildiğine göre Venüs gezegeninin geçişleriyle çakışan alt kavşaklar sırasında bu kuyruklu yıldız benzeri kuyruk, Dünya’nın manyetopozuyla kesişmekte ve aerosol parçacıkları enjekte etmektedir.[7]
Venüs inferior kavuşumu ve salgın hastalıklar
Venüs-Güneş inferior kavuşumuna en yakın tarihlerde gerçekleşen büyük salgınlara bir göz atalım.
9 Şubat 1918’de Venüs’ün Güneş ile inferior kavuşumu vardı. 11 Mart 1918’de İspanyol Gribi görülmeye başladı.
21 Haziran 1956’dan Venüs’ün Güneş ile inferior kavuşumu vardı. İlk kez Ekim 1956’da Moskova’da görülen Asya Gribi Şubat 1957’den sonra hızlandı ve diğer ülkelere yayıldı.
13 Haziran 1988’de Venüs’ün Güneş ile inferior kavuşumu vardı. Aralık 1988-Mart 1989 arasında Çin’de Human influenza A (H1N2) görüldü.
2 Nisan 1993’te Venüs’ün Güneş ile inferior kavuşumu vardı. Mayıs 1993’te Hanta Virüs salgını başladı.
18 Ağustos 2007’de Venüs’ün Güneş ile inferior kavuşumu vardı. O günlerde Avustralya’da grip salgını görüldü. Aynı yıl kavuşumdan bir müddet önce, Nisan ayında da Zika Virüs görüldü.
31 Ekim 2002’de Venüs’ün Güneş ile inferior kavuşumu gerçekleşmişti. 16 Kasım 2002’de SARS salgını başladı.
27 Mart 2009’da Venüs’ün Güneş ile inferior kavuşumu gerçekleşmişti. Mart 2009’da Domuz Gribi (H1N1) ilk defa insanlar arasında görülmeye başladı.
6 Haziran 2012’de Venüs’ün Güneş ile inferior kavuşumu gerçekleşmişti. Nisan 2012’de (Bazı iddialara göre Haziran 2012’de) MERS ile ilgili ilk vaka tespit edildi. 2012 yılı sonunda salgın 26 ülkeye yayıldı.
Covid-19’un başlangıç tarihi olarak 1 Aralık 2019 alınıyor. Öncesinde en son Venüs Güneş inferior kavuşumu 26 Ekim 2018 tarihinde olmuştu. Aradan çok uzun zaman geçmiş gözüküyor. Önümüzdeki günlere bakarsak 3 Haziran 2020’de Venüs’ün Güneş’e inferior kavuşumunu deneyimleyeceğiz. Bu kavuşuma en yakın tarihteki yeniay 22 Mayıs 2020 tarihinde gerçekleşecek. Yazımın sonunda bu kavuşumu ele alacağım. Covid-19 Korona Virüsü olarak adlandırılmaktadır. Korona gökbiliminde Güneşin en dış katmanı “Güneşin Tacı”dır. Korona Virüsünün derin Güneş Minimumu döngüsüne geçiş döneminde hayatımıza girmesi bir tesadüf müdür?
Güneş Minimumu ve Salgın Hastalıklar
Bazı bilim insanlarına göre Güneş lekesinin minimum döngüleri virüslerin ve bakterilerin Dünya’ya girişine ve ayrıca zaten dolaşan patojenlerin mutasyonları için elverişli koşullar sunar. MS 1450-1550 tarihleri arasındaki Sporer Minimumu, MS 1645-1715 yılları arasındaki Maunder Minimumu ve 1800-1830 yılları arasındaki Dalton Minimumu dönemlerinde pandemilerin arttığını belirtilir. Uzun süren bu Güneş Minimum dönemlerinin virüs ya da viral hastalığın neden olduğu yıkıcı salgınlarla ilişkili olduğu bilinmektedir. Güneş aktivitelerinin giderek zayıfladığı döngü içerisindeyiz ve özellikle geçtiğimiz yüzyıl sonlarından bu yana SARS, MERS, Zika, Ebola, Influenza A gibi çeşitli pandemilerin yeniden canlandığı görülmektedir. 24. döngünün minimum sürecindeyiz ve Güneş lekeleri bir müddettir görülmemektedir. Güneş’in derin bir minimuma girmekte olduğu belirtilmektedir. Gelecekteki stratejileri planlarken, pandemilerin artabileceği dikkate alınmalıdır.[8]
Güneş lekelerini pandemi ile bağlama olasılığı ilk olarak 1977 yılında tarihte birçok grip salgınına dikkat çeken Hope Simpson tarafından ortaya konuldu. Güneş lekesi döngüsünde maksimum dönemleri, sık Güneş patlamaları, koronal kütle atılımları ve X-ışını emisyonu görülür. Güneş lekesi minimum dönemlerinde Dünya’nın manyetik alanı zayıflar, Galaktik Kozmik Işınlar ve ayrıca elektrik yüklü bakteri ve virüsler, diğer mikroskobik biyolojik varlıklar ve mikroorganizmalar stratosfere ulaşır ve viral boyutlu partiküller stratosferin en ince olduğu yerlerden Dünya atmosferine girer. Himalaya’nın doğusunda yer alan Çin bunlardan bir tanesi olmaya adaydır çünkü kalabalık nüfusu sayesinde kolayca yayılma şansı bulur. Çin’de yenilenen viral hastalıkların sıklıkla görülmesinin sebeplerinden biri budur.
Bazı bilim insanlarına göre Güneş lekesi döngüsü (uzun süren Güneş minimum) ile pandemiler arasındaki korelasyona dair eski kayıtlara baktığımızda, derin bir minimumun başlangıcının bir eylem sinyali olduğu açıkça görülmektedir. Güneş lekesi döngüsü virüslerin yayılımı ve genetik varyasyonlarının gözlemlenmesi açısından bir rehber olarak görülebilir.[9]
2012 yılında yayınlanan Maksimum kitabımın 90 ve 91. sayfalarında Güneş aktivitelerinin azalmasının insan sağlığına olumsuz etkileri ve ölümcül salgınlarla bağlantılı olduğu konuda bilgi vermiştim: “Solco W. Tromp’a göre Güneş uyarısı almadığında insan sağlığı zayıflamaktadır. Güneş sükunetinde bağışıklık sistemi tepkisiz büyümekte ve hastalıklar bedende kolayca hakimiyet kazanmaktadır. Yalnızca insan hayatı değil, hayatın kendisi de Güneş aktivitesi eksikliğinde engellenmektedir. Colonel C.A. Gill ve Dr. Conyers Morrel minimal Güneş lekesi aktivitesi dönemi sırasında ölümcül hastalık pandemilerinin (dünya çapında salgın) arttığını buldukları bildirilmiştir. Gill çalışmasında tüm sıtma pandemilerinin Güneş lekesi sayılarının en düşük olduğu dönemlerde ortaya çıktığını göstermiştir. Dr. Conyers Morrel’a göre epidemik hastalık dalgaları Güneş lekesi dönemi fazlarıyla çok yakın bağlantılı dönemlerde ortaya çıkmaktadır. Difteri, tetanoz ve dizanteri güneş aktiviteleri yokken alevlenmektedir.”[10]
Başlangıç 2020 kitabında belirttiğim gibi “Bilim insanları, çeşitli tahmin tekniklerine dayanarak, mevcut Solar Minimum’un Nisan 2020’de (+/- 6 ay) en derin noktasına, ardından Temmuz 2025’te yeni bir Solar Maximum’a ulaşacağına inanıyorlar.”[11] Yani içinde bulunduğumuz Nisan ayından Ekim ayına kadarki süreçte Güneş Minimumu sürecinin en derin noktasına varmış olacağız. Dip noktasının 2022 yılında olacağı söylenmektedir.
Güneş Minimumu, Korona virüsü küresel bir salgına dönüştürebilir!
Buckingham Astrolobiyoloji Merkezi’nden baş yazar Chandra Wickramasinghe’in Korona virüsün küresel bir salgına dönüşebileceğine yönelik doğru bir öngörüde bulunmuş zaten. 25 Ocak 2020 tarihinde yaptığı uyarıda diyor ki: “Kısmı kış uykusuna hazırlanmak üzere olan Güneş, yüzyılı aşkın bir süredir “en derin Güneş lekesi” döngüsüne girmiş durumda. Halk sağlığı yetkilileri, tarihi viral pandemilere bağlı fenomen konusunda uyanık olmaları konusunda uyarıldı. Current Science’daki bir rapora göre, daha önce görülmemiş stresler önümüzdeki aylarda ortaya çıkabilirken, mevcut olanlar aşırı derecede virütik hale geldi… Güneş lekesi sayılarına dayanarak, bunun önümüzdeki aylarda küresel olarak ciddi sonuçları olabilir. Güneşin çökmesi, Dünya’nın manyetik alanının zayıflamasına ve DNA da dahil olmak üzere “biyolojik varlıklar”ın gezegenin yüzeyine düşmesine neden oluyor. Bilim adamları, kuyruklu yıldızlardan ve diğer gezegenlerden kaynaklanan enfektif ajanların, bir tür panspermia teorisi olarak adlandırılan-uzayda yaşadıklarına inanıyorlar. Doğal olarak Dünya’ya doğru sürüklenebilmelerine rağmen, büyük ölçüde Güneş aktivitesi ile güçlendirilen manyetik alanlarla tutulurlar. Güneş etkinliğindeki azalma artacak, “taşkın kapılarını” bir “kozmik ışın akısına” açarken bu zırhta bir çığlık atacaktır. Bu ışınlar, halihazırda mevcut olan bakteri ve virüslerde bulunan DNA’yı bozmakla tehdit eder ve süper virülan versiyonlar oluşturur. Ortaya çıkabileceğinden korktuğumuz iki sorun var: “Biyolojik varlıklar bu koşullar altında zayıflamış manyetik alana normal şartlardan çok daha fazla nüfuz edebilir. “Bu sel kapakları açıldıktan sonra dünyada ölümcül olabilecek yeni virüsler görebiliyorduk. “Başka bir yönü, burada zaten biyolojik bulaşıcı ajanlarda kozmik ışınların neden olduğu mutasyonlardır, bu onlara yeni özellikler verebilir ve daha sonra aşırı virülan yapabilir. Dünyadaki halk sağlığı otoritelerinin ihtiyatlı olması ve her türlü eyleme hazır olması ihtiyatlı olacaktır. Önceki viral pandemiler, bilim adamları kesin bir bağlantı bulmakta zorlanmasına rağmen, düşük Güneş aktivitesi dönemleriyle çakıştı. Ancak şimdi Güneş’in manyetik alanlar üzerindeki etkisinin Güneş rüzgarlarını ve bakteri ve virüsler dahil yüklü parçacıkların akışını etkilediğini düşünüyorlar. Şimdi, uzay araştırmaları ve uzay havasının sürekli izlenmesi ile Dünya’nın manyetosferinin ve çevresinde bulunan gezegenler arası manyetik enerjinin, yüklü parçacıkların akışını kontrol eden Güneş rüzgarı tarafından modüle edildiği açıktır. “Önümüzdeki aylarda yeni viral türlerin ortaya çıkmasını beklemek gibi bir durum var gibi görünüyor.”[12]
Manyetik alanın zayıflaması faktörü
Ayrıca gezegenler arası manyetik değerlerin kaydedilen en düşük değerleri de buna eklenmelidir. Dünya manyatik alanının hayli zayıflamış olması da buna imkan sağlamaktadır. Virionlar, fajlar, bakteriler ve diğer mikron büyüklüğündeki biyolojik varlıklar gezegenler arası manyetik alanı zayıflatmakta ve kaçınılmaz olarak elektrik yüklü yeni patojenlerin Dünya’nın yüzeyine kolayca ulaşmasını sağlamaktadır. Düşük veya sıfır manyetik alan da mutasyonel bir fırsat sağlamaktadır. Uzmanlar, Coronavirus’ün özellikle Güneş minimumundan kaynaklanıyor olarak adlandırmamakla birlikte, uzmanlar Güneş lekelerindeki düşüşün neden olduğu zayıf manyetik alanın yeni virüslerin ortaya çıkmasına neden olduğunu söylüyor.
Başlangıç 2020 kitabında belirttiğim üzere “Şimdilerde Dünya’da gözlemlediğimiz iklim, ekonomi değişiklikleri ya da ruhsal değişiklikler yalnızca değişen elektromanyetik alanlardan değil, artan evrensel ışınlardan da kaynaklanmaktadır. Dünya manyetik alanı hızlı bir şekilde zayıflamaktadır. Bu bizim dış uzaydan gelen zararlı ışınlardan korunmamızın azaldığı anlamına gelmektedir.”[13]
Ve aynı kitapta belirttiğim gibi “Dünya manyetik alan şiddetinde değişimler bölgesel olarak da gerçekleşmektedir. Bunun, belli bölgelerde yaşayan insanların sağlığı ile ilgili değişimlerle de alakası olduğu düşünülmektedir. 2015 yılında, Meksika bölgesinde çarpıcı bir manyetik alan şiddeti zayıflaması döneminde Zika virüsü atağı görülmüştür. Yani Güneş aktivitesinin azaldığı, manyetik alanın zayıfladığı, böylelikle dış uzaydan zararlı ışınların ve diğer partiküllerin daha etkin bir şekilde atmosferimizin alt katmanlarına ulaşması yüzünden bir virüs atağı olmuştur. Yani ZİKA atağı kozmik ışınların sistematik bir şekilde artması düşük Güneş aktivitesiyle ve buna bağlı olarak zayıflayan manyetik alan şiddetiyle alakalı gözükmektedir. Bu durum da bizi gelecekteki pandemilerle ilgili olarak uyarmaktadır. Yani Korona Virüs için aşı, çözüm bulunsa bile, gelecekte başka virüsler, pandemiler söz konusu olabilir. Bunun için hazırlıklı olmalıyız. Zira Güneş aktivitesi giderek azalmakta ve manyetik alan zayıflamaktadır.”[14]
Önümüzde ne var?
Önümüzde 3 Haziran 2020’deki Venüs-Güneş inferior kavuşumu var. Maksimum kitabımdan alıntılar yaparak, müşterek yazarlar arasında yer aldığım Başlangıç 2020 kitabının 174. sayfasındaki ifadelerime yer vermek istiyorum: “2020 yılındaki Venüs-Güneş inferior kavuşumu Haziran ayına denk gelmektedir. Bu geçiş esnasında Venüs İkizler burcunda olacaktır. Tıbbi astrolojide İkizler burcu akciğerlerle ve solunum yollarıyla ilişkilidir. İkizler nefes almakla ilgilidir ve en hızlı tepki veren burçtur, bu nedenle spazm kaynaklı nefes darlıklarını ve özellikle akciğerlerin üst loblarındaki rahatsızlıkları gösterebilir. İkizler burcu aynı zamanda seyahatlerle de ilişkilendirilir ve Venüs geçişinin gerçekleşeceği Haziran ayı civarında muhtemelen çok sayıda insan tatil amaçlı seyahatler yapacaktır. 2020 yılı yaz aylarında çok sayıda insanı bir araya toplayacak olan en önemli organizasyon kuşkusuz Tokyo Olimpiyatları’dır. Büyük insan kalabalıkları hava yollu enfeksiyonların yayılması için ortam oluşturabilir. Dikkatli olmak gerekir.” Kitabın yayınlanmasından ne kadar sonra idi hatırlamıyorum. Ama Tokyo Olimpiyatları ertelendi. Kesinlikle çok doğru bir karardı! Çok sayıda kişiyi bir araya toplayan sportif aktiviteler, konserler, kongreler de iptal edildi.
Venüs’ün İkizler burcundaki gerilemesi döneminde Korona virüs ile ilgili dikkatli olmamız gerektiği anlaşılmaktadır. Güzel gelişmeler karşısında fazla iyimser davranmak ve özellikle seyahatlerin artması bize kayıp getirebilir. Enfekte kişi sayısını arttırabilir. Hastanelerde tedavi gören kişi sayısı artabilir. Bu bağlamda Mayıs ortasından Haziran sonuna kadarki dönemde izolasyona ve karantinaya devam etmek, mecbur olmadıkça seyahat etmemek ve kalabalık ortamlarda bulunmamak, yakın mesafede yüzyüze iletişimi azaltmak akıllıca olur. Daha evvelce belirtildiği üzere İkizler burcu solunum yollarıyla alakalıdır. Nefes yoluyla geçen hastalıklar ve solunum sorunlarını, akciğerler ve göğüslerle ilgili sorunları temsil eder.
Önceki yazımda belirttiğim gibi, geçmiş pandemilerden bazılarında kavuşumda olan, 13 yılda bir kavuşum yapan Jüpiter-Plüton gezegenleri 5 Nisan 2020’de bu yılki ilk kavuşumlarını yaptılar, 30 Haziran 2020’de ve 13 Kasım 2020’de olmak üzere iki kez daha kavuşum yapacaklar. Dolayısıyla yaz aylarında bir miktar gerilese de sonbaharda, özellikle de Kasım ayında yeni bir virüs dalgasıyla karşılaşabiliriz![15]
İkizler ve Yay burçlarında tutulmalar
İkizler ve Yay burçlarında gerçekleşecek tutulmalar solunum, iletişim, dolaşım, seyahatlerle ilişkilendirilir. Önceki yazımda incelediğim üzere, İkizler/Yay eksenindeki tutulmalar salgınlarla ilişkili gözükmektedir. 2021 yılı sonuna kadarki süreçte salgının yayılma riski yüksek olabilir. Ayrıca 21 Haziran’da 0 derece Yengeç burcunda gerçekleşecek tutulma da Dünya’yı ilgilendiren önemli gelişmelere işaret etmektedir. 19 yıl önceye, aynı derecede Güneş tutulması yaşadığımız 2001 yılına geri dönersek, insanlığın idrak ve anlayışını değiştiren İkiz Kuleler saldırısının o yılın Eylül ayında olduğunu hatırlarız. Eski alimlere göre dünyanın burcu Yengeç’tir. 0 derece Yengeç/Oğlak ekseninde gerçekleşen tutulmalar tüm insanlığı etkileyen olayların ve gelişmelerin işaretçisidir. Bu tutulma bize en çok insanlık olarak BÜYÜK BİR AİLE olduğumuzu hatırlatacaktır.
Kova burcunda Mars-Satürn ve Jüpiter-Satürn kavuşumları
Geleneksel Astrolojide bu gezegenlerin kavuşumları çok önemsenir. Kavuşumun hangi burçta gerçekleştiği de çok önemlidir. 19. yüzyıl Osmanlı astroloğu Sadullah el-Ankaravi’ye göre Satürn’ün Kova burcundan geçişleri vebanın ve dünyada ölümlerin çoğalmasına işaret eder. Mars ve Satürn’ün Kova burcundaki kavuşumu da vebanın ve salgın hastalıkların görülmesine işaret eder. Mars-Satürn kavuşumu 1 Nisan 2020’de bir kez gerçekleşmiştir. Bu kavuşum civarındaki günlerden itibaren sağlık konusunda yetkili merciler tarafından Covid-19 sürecinin en zorlu dönemine girildiği söylenmektedir. 5 Nisan 2022’de Kova burcunda Mars-Satürn kavuşumu bir kez daha gerçekleşecektir. Dolayısıyla geleneksel metinlerde belirtilen veba ve salgın hastalıkların görülmesi süreci henüz devam ediyor olacaktır. Satürn’ün Kova burcundaki yolculuğu 7 Mart 2023 tarihine kadar sürecektir.
Özet ve sonuç
Son dönemde yaşadığımız salgınlar, en çok da 2019 yılı sonunda başlayan Covid-19 ile alakalı baş aktörler olarak Güneş aktivitelerindeki azalış, manyetik alan zayıflaması ve henüz deneyimlemediğimiz Venüs-Güneş inferior kavuşumu gözükmektedir. 21 Aralık 2020 tarihinde yaşayacağımız Jüpiter-Satürn kavuşumu Güneş manyetik alanındaki değişikliklerle ve Güneş lekesi döngüsüyle ilişkilidir. Hava elementindeki kavuşumları başlatacak olması sebebiyle bu kavuşuma Büyük Mutasyon denilmektedir. Jüpiter-Satürn kavuşumları astrologlar tarafından çok önemsenmektedir.
Bu yazıda bahsettiğimiz konuları maddeler halinde sıralarsak:
- Venüs inferior kavuşumundan sonraki aylarda virüs salgını tekrar atağa geçebilir. Özellikle 2020 Kasım veya Aralık ayları dikkat çekmektedir.
- Manyetik alanın giderek zayıflıyor olması ve derinleşen Güneş Minimumu en azından 2022 yılına kadarki minimum sürecinin sadece Covid-19 değil, başka virüs salgınları veya halihazırda olan virüsün mutasyona uğraması açısından riskli olduğunu göstermektedir.
- Önceki yazımda incelediğim üzere Jüpiter-Plüton kavuşumları da bazı büyük salgınlarla bağlantılı gözükmektedir. Bu ikilinin son kavuşumu Kasım 2020’de olacaktır. Bu civardan itibaren kavuşumun etkileri azalmaya başlayacaktır. Jüpiter-Plüton kavuşumları tıp sektöründe ve diğer bilimsel alanlarda önemli gelişmelere işaret etmektedir.
- Önceki yazımda incelediğim gibi, Ay Düğümlerinin ve tutulmaların İkizler/Yay burçlarında olduğu süreç 18 Ocak 2022 tarihinde tamamlanacaktır.
- Geleneksel Astrologlar ve tarihi araştırmalar 21 Aralık 2020 tarihinde gerçekleşecek Jüpiter-Satürn kavuşumunun veba ve büyük salgınlarla ilişkili olduğunu söylemektedirler. Şimdilerde Kova burcunda seyreden Satürn 2 Temmuz 2020’de bir müddet için Oğlak burcuna gerileyecek, 17 Aralık 2020’de tekrar Kova burcuna geçecektir. 19 Aralık 2020’de Jüpiter de Kova burcuna geçecektir. Bu geçişle birlikte tıbbi alanda büyük gelişmeler bekleyebiliriz. 11 Şubat 2021 tarihindeki yeniay civarında insanoğlunu büyük gelişmeler ve geleceğe yönelik büyük adımlar beklemektedir.
- Satürn’ün Kova burcundaki seyahati 7 Mart 2023 tarihine kadar devam edecektir. 5 Nisan 2022’de Kova burcunda Mars-Satürn kavuşumu gerçekleşecektir ki bu da Mart 2020’de olduğu gibi veba veya benzer öldürücü salgınlarla, kitlesel ölümlerle ilişkili gözükmektedir.
Bu bilgiler ışığında, Covid-19’un Nisan ve Mayıs aylarında hükmünü sürdüreceği anlaşılmaktadır. Haziran ayında da gevşememek gerekir. Kurallara uymamız, tedbirleri sıkı tutmamız çok önemlidir. Aksi takdirde Dünya genelinde hayatını kaybeden kişi sayısı çok ciddi rakamlara ulaşabilir. Aşı, ilaç konusunda önemli gelişmeler ufuktadır. Umut, bilgilenme, yardımlaşma, birlikte mücadele çok önemlidir. Alınan tedbirlere uyulursa, tıbbi alandaki önemli gelişmelerle birlikte yaz aylarında rahat nefes alabiliriz. Ama sonbahar döneminde salgının tekrarlama ihtimaline karşı dikkatli olmamız gerektiği anlaşılmaktadır. Eskilerin Büyük Mutasyon ifadesi ile kastettiklerinin ne olduğunu idrak edeceğimiz bir süreçte ilerlemekteyiz. 2021 yılı bu bağlamda ekstrem öneme sahiptir. İnsanlık ailesi olarak büyük bir değişimin kıyısındayız. Bilim ve teknoloji, bilişim ve eğitim alanlarında önemli gelişmelerle birlikte hayatlarımız bugün olduğundan çok farklı bir şekle dönüşecektir.
Hakkımızda hayırlısı olması temennisiyle!
Öner Döşer, AMA, ISAR Cap, Cert. OPA
OPA Türkiye Temsilcisi, APAI Üyesi
AstroArt Astroloji Okulu Kurucusu
www.astrolojiokulu.com
www.onerdoser.com
[1] Öner Döşer, Maksimum: Hazır mısınız? Pozitif Yayıncılık, 2012, sayfa 90-91
[2]https://www.researchgate.net/publication/23597515_The_interaction_of_the_solar_wind_with_Venus
[3] Influenza 1918, A Venus Connection? Alternate Title: War of the Worlds , Copyright © 2000- 2019 Robert S. Fritzius)
[4] Barber, D.: Perspective 5, 201–208 (1963)
[5] The meteoritic hypothesis; a statement of the results of a spectroscopic inquiry into the origin of cosmical systems. London and New York: Macmillan and Co.
[6] http://edition.cnn.com/2003/TECH/space/05/23/sars.fromspace/index.html)
[7] Astrophys Space Sci (2008) 317: 133–137 DOI 10.1007/s10509-008-9851-2
[8] Sunspot Cycle Minima and Pandemics: The Case for Vigilance? Wickramasinghe NC1,2, Edward J Steele2,3, Wainwright M1,2,5, Gensuke Tokoro2,6, Manju Fernando2 and Jiangwen Qu4
[9] Sunspot Cycle Minima and Pandemics: The Case for Vigilance? Wickramasinghe NC1,2, Edward J Steele2,3, Wainwright M1,2,5, Gensuke Tokoro2,6, Manju Fernando2 and Jiangwen Qu4
[10] Öner Döşer, Maksimum: Hazır mısınız? Pozitif Yayıncılık, 2012, sayfa 90-91
[11] Başlangıç 2020, Destek Yayınları, Türker Akıncı, Mete Yarar, Ramazan Kurtoğlu, Ali Bektan, Ali Selman Demirbağ, Erkan Türükten, Öner Döşer, Said Ercan, Mart 2020, sayfa 178
[12] https://www.express.co.uk/news/world/1232974/coronavirus-china-virus-pandemic-WHO
[13] Başlangıç 2020, Destek Yayınları, Türker Akıncı, Mete Yarar, Ramazan Kurtoğlu, Ali Bektan, Ali Selman Demirbağ, Erkan Türükten, Öner Döşer, Said Ercan, Mart 2020, sayfa 178
[14] Başlangıç 2020, Destek Yayınları, Türker Akıncı, Mete Yarar, Ramazan Kurtoğlu, Ali Bektan, Ali Selman Demirbağ, Erkan Türükten, Öner Döşer, Said Ercan, Mart 2020, sayfa 171-172
[15] https://astrolojiokulu.com/tr/kitlesel-salginlar-ve-astrolojik-baglantilar/