Beden – Zihin Ekseninde Decartes’in “Düalizmi” ve Astrolojide Işıklar
İnsan davranışlarının ve zihin süreçlerinin bilimsel olarak ele alındığı “Psikoloji” köklerini felsefeden alır. Psikolojinin gelişiminde büyük etkisi olan iki önemli felsefeci John Locke ve René Decartes’tir.
John Locke, zihinsel süreçlerin direkt olarak deneyimlerden kaynaklandığını ve dolayısıyla zihnin boş bir levha [tabula rasa] olduğunu, bilginin deneyim aracılığıyla kazanıldığını söyler, bu aynı zamanda empirist felsefi görüştür. Rene Decartes ise varlık-hiçlik eksenindeki kuşkuculuk çerçevesinde, insanın düşünebilmesinin, insanın varoluşunun gerçekliğini ispat ettiği sonucuna varmıştır; “Düşünüyorum, öyleyse varım” [“Cogito ergo sum”].
Kozmo-psikoloji çalışmalarının en temelinde, Locke’un felsefi görüşünün tersine, insanın bu yaşam deneyimine boş bir levha olarak gelmediği, hem bu yaşam deneyimi için belirli şartlar[1] hem de önceki yaşamlarından kaynaklı verili şartların[2] bulunduğu dikkate alındığında, Decartes’in felsefi görüşü üzerinden ilerleyen psikolojik açılımlar, astrolojik öğelerle okunmaya elverişlidir.
Decartes, insanlar ve makinaların belirli şartlara karşı verdikleri cevapları gözlemlemiş ve insan ile makina arasındaki farkı sorgulamıştır. Sonuçta bir varsayım olarak “düalizmi” ele almıştır, yani bedensel süreçler, materyal varlıklarla bir makine gibi uyarılırken, zihin ya da ruh materyal değildir ve doğa bilimleri kanunlarına uymaz ve her biri diğerini etkiler. Bu inanış daha sonra, insan davranışını anlamak için beyin çalışmalarının yapıldığı biyolojik psikoloji ve sinirbilim çalışmalarında da ortaya çıkmıştır.
Decartes’in düalizmini astrolojik olarak okumak ve insan psikolojisini bu çerçevede ele almak için beden-zihin ekseninde ele alınacak iki ana öğe ışıklardır; Güneş ve Ay. Işıkların yerleşimi ve açıları, bu eksende harita sahibi kişiyle ilgili bilgi edinmek için önemlidir. Hangi noktalardan bilgi edinebiliriz?
ASC: Yükselen derecesi, harita sahibinin “personasıdır”. Kişinin, dışarıya karşı nasıl göründüğü, dışarıdan nasıl algılanmak istediğini anlatır. Yükselen derecesine Güneş’ten gelen açılar kişinin bedeniyle ilgili bilgiler iletir.
Fiziksel göstergeler çerçevesinde, Güneş’in ASC ile yaptığı açı, ufkun altından bile olsa, harita sahibinin vücut yapısı üzerinde önemli etki yaratır.
Medikal göstergeler çerçevesinde Güneş, hayatiyeti, yaşamsallığı, kalp ve beyinle ilgili sağlık durumunu anlatır. Merkezi temsil eden Güneş, insan vücudunda kalbi, beyni, vücudun devamlılığını temsil eder. Schöner’e göre Güneş, görme duyusu, beyin ve sinirleri yönetir. Tüm bunlar ele alındığında Güneş, insan vücudunda yaşamsallıkla doğrudan bağlantılı olan beyin ve kalple ilgili bilgi veren ana öğedir.
Güneş’in ASC yöneticisi ile olumlu açıları olması, asaleten durumunun iyi olması, harita sahibinin bedeniyle ilgili şartların olumlu olacağını anlatırken, tersi durumda bedensel zorlukların nerelerden kaynaklanacağıyla ilgili bilgi verir.
Ay, kişinin kendisinde yönetmesi zor olan tarafının göstergesidir. Güdüsel olarak çekildiği, ihtiyaç duyduğu alanları, duygularını, hassasiyetlerini anlamak için Ay’ın haritadaki yerleşimi ve açıları önemlidir.
Ay-Merkür açıları ise, kişinin ruh-zihin ilişkisini açıklar. Merkür zihni, Ay ruhu anlatır. Ancak zihni anlamak için Ay’dan bağımsız olarak sadece Merkür’ü kullanmak eksiklik olacaktır. Çünkü zihin, duygulardan, duygular zihinden etkilenir, Ay öncelik anlamında bu noktada Merkür’den bir adım öndedir.
Ay ve Güneş arasındaki açılar, kişinin beden-zihin ilişkisinin niteliğini anlatır. Burada Güneş’in temsil ettiği bedenin beyin, kalp gibi hayati fonksiyonları yönettiğini düşünülürse, Güneş’i daha mekanik, Ay’ı ise tesire açık duygular ve düşünceler olarak ele alabiliriz. İkisinin arasındaki karşıt ve kare açılar, beden-zihin çatışmasını, zihnin bedene ya da bedenin zihne engel olmasını anlatabilir. Işıklar arasındaki olumlu açılar ise, zihin-beden uyumuyla ilgili fikir verecektir.
Güneş ve Ay arasındaki 150 derecelik açı ise harita sahibinin beden-zihin ekseninde bağlantı kurmakta zorlanacağını anlatır. 150 derecelik açılar, psikolojik anlamda zorlanılan açılardır. Kişinin ışıklarının bu açılarda olması, psikolojik anlamda farkındalıkla ilgili zorluklar getirdiği gibi sinastri haritalarında iki kişinin Güneş’i arasındaki 150 derecelik açı olması, bu iki kişinin birbirini tanımak, tanımlamak ve iletişim kurmakta zorlanacağını anlatır. Kişisel haritada bu açı kendiyle ilişkisinde, sinastri haritasında ise diğer kişiyle ilişkisinde bir tür yabancılık içerir.
Sonuç olarak, Decartes’in düalizminin astrolojik bağlamda her kişi için nasıl farklılaştığını anlamak ve kişinin psikolojik yapısıyla ilgili fikir sahibi için, birincil olarak ışıkların kullanımı doğru bir okuma sağlayacaktır.
İkincil okumalar için, Merkür’ün yerleşimi, asalet ve zayıflıkları, açıları, Ay fazı, Ruh noktası, ASC yöneticisi ve ışıkların bulunduğu burçların nitelikleri, haritanın element yoğunluğu da incelenebilir.
[1] Natal haritanın aksları, ev girişleri, element dağılımı, gezegen yerleşim ve açıları.
[2] Natal haritanın ay düğümleri, pre-natal tutulmanın Natal harita ile ilişkisi, Satürn & Ay açıları.
Kaynaklar:
Frederickson, Loftuz, Lutz, Nolen-Hoeksema, Atkinson & Hilgard’s Introduction to Psychology, 15th ed., Wadsworth, 2009, UK.
Öner Döşer, Astrolojide Gösterge Tespiti, Astroart Astroloji Okulu Yayınları, 2018, İstanbul
Öner Döşer, Astrolojide Temel Kavramlar, Astroart Astroloji Okulu Yayınları, 2018, İstanbul.