Kozmo-Psikoloji Serisi – 3

Eysenck’in Kişilik Boyutlarını Astroloji Haritalarında Aramak

Kişilikle ilgili en erken teorisyenler Yunan filozoflar ve hekimler olan, Hipokrat (İÖ 460-377) ve Claudius Galen (İS 130-200) olmuştur. Fiziksel rahatsızlıkların semptomlarının, dört vücut sıvısı ya da salgısı (kan, balgam, siyah öd, sarı öd) arasındaki dengesizliğin sonucu olarak meydana geldiğini düşünmüşlerdir. Galen, bu dördünden birinin aşırılığının, eşlik eden kişilik tipi ya da duygusal mizacı olarak sonuçlandığını varsaymıştır: bu dört mizaç, sanguine (optimist, ılımlı ve güvenli), phlegmatic (sakin, tepki vermekte yavaş, uyuşuk), melankolik (modu düşük, kaygılı) ya da koleriktir (öfkeli, baskın, girişken).

Temel eleştiri, insanlarda gözlemlenen davranışlar ve özelliklerin zengin çeşitliliğini ele almak için, dört basit mizaç tipolojisinin yetersiz olduğuydu. Bu teorinin terk edilişi, kişilik özellikleriyle ilgili bilimsel çalışmaların da başlangıcıydı.

Bu çalışmalardan en önemlilerinden biri, İngiliz psikolog Hans Eysenck’in kişilik faktörleriydi, bu faktörleri, hastaların karakter özellikleri için psikiyatrların yaptıkları derecelendirmeleri kullanarak oluşturdu. Birinci faktör içedönüklük-dışadönüklük, ikinci faktör ise Eysenck’in nevrotizm dediği değişkenlik-sabitlik faktörüydü.

İçedönüklük-dışadönüklük, bir kişinin ana yöneliminin, kişinin kendisine yani içe dönük olması ya da dış dünyaya doğru dışa dönük olması derecesini kastediyordu. Ölçeğin içedönük ucundaki kişiler utangaçtı ve yalnız çalışmayı tercih ediyorlardı. Özellikle duygusal stres veya çatışma durumunda kendilerini geri çekmeye yatkınlardı. Dışadönük uçta ise, kişiler sosyaldi ve direkt olarak diğer insanlarla çalışmalarına imkân sağlayan meşguliyetleri tercih ediyorlardı, stres durumunda, eşlik arıyorlardı.

Nevrotizm, (değişkenlik-sabitlik) duygulanımın bir boyutudur, nevrotik ya da değişken uçta değişken modlu, kaygılı, dengesiz-sinirli, uyumsuz bireyler varken, diğer uçta uyumlu, normal bireyler vardır. Aşağıda Eysenck’in kişilik faktörlerinin yer aldığı şekilde, bu iki boyutun, faktörlerle korelasyon halindeki bazı alt özellikleri nasıl organize ettiği gösteriliyor.

Şekil 1: Eysenck’in Kişilik Faktörleri. Bu şekil, mizaçlar arasındaki korelasyonların, Eysenck ve diğer araştırmacılar tarafından yapılmış açıklayıcı faktör-analizi çalışmalarından ortaya çıkan iki majör faktörü gösterir. Sabitlik-değişkenlik ekseni, nevrotizm faktörünü; içedönüklük-dışadönüklük ekseni ise dışadönüklük faktörünü tanımlar. Daire etrafındaki diğer terimler, bu iki faktöre dayalı olarak diğer mizaçların nerede yerleşmiş olduğunu işaret ediyor.

 

Mizaçların ya da kişilik özelliklerinin astroloji haritalarındaki izlerini nasıl süreriz ve Eysenck’in kişilik faktörleriyle astrolojik göstergeler uyumlu mudur?

Yukarıda yer alan şekilde özellikleri değiştirmeksizin yalnızca kişilik faktörlerinin isimlerini astrolojinin temel konularından biri olan elementlerle (Ateş, Toprak, Hava, Su) değiştirdiğimizde, element özellikleriyle, tanımlanmış kişilik özelliklerinin örtüştüğünü Şekil 2’de görebiliriz.

Şekil 2: Şekil 1’in, eksen uçlarına elementlerin yerleştirilmiş versiyonu.

 

Elementlerin astrolojik anlamlarını dikkate aldığımızda, bu örtüşmenin uyumluluğu, dikkat çekicidir:

Ateş elementi: Dominant, sabırsız, cesur, enerjik, maceracı, hevesli, kendine güvenen, hırslı, risk alabilen, bencil olabilen.

Toprak elementi: ayakları yere basan, gerçekçi, sabırlı, dayanıklı, durağan, telaşsız, tutucu, güvenilir, tutarlı.

Hava elementi: Dışadönük, sosyal, iletişim kuran, özgürlükçü, meraklı, objektif, zihinsel.

Su elementi: Edilgen, duyarlı, sübjektif, sezgisel, irrasyonel, hayalci, derin düşünen.

Diğer yandan faktörleri daha detaylı incelemek üzere içedönüklük-dışadönüklük eksenini natal haritada aramanın yolları şunlar olabilir:

  • Harita yarımküreleri: Kuzey yarım kürede (1-6.ev) gezegen yoğunluğu olan haritalarda kişi içedönük olabilirken, Güney yarım küre (7-12.ev) vurgusu olan haritalarda kişi dışadönüklüğe yatkın olabilir.
  • Su-Hava elementi fazlalığı-eksikliği: Su elementi, sezgisel, duygusal, içsel tabiatta bir element olduğundan, su elementi fazlalığı içedönük özellikler getirebilirken, hava elementinin iletişim özelinde etkin özellikleri, kişiyi daha dışadönük ihtiyaçları olan biri olarak değerlendirmemizi sağlayabilir.
  • Eril-dişil baskınlığı: Haritadaki gezegenlerin eril burçlarda baskın yerleşimi kişiyi daha aktif özelliklerle karakterize ederken, dişil burçlardaki baskın yerleşim kişiye daha pasif, sübjektif, kendine dönük özellikler getirebilir. Aynı zamanda yükselen derecesinin burcunun cinsiyeti ve yükselen yöneticisi olan gezegenin tabiatını kişinin ‘personasını’ (dışarıya görünen yüzünü-imajını) bu çerçevede doğru anlamak için değerlendirmeye katmak doğru olacaktır.
  • Güneş-Ay: Eril yanımızın doğal göstergesi olan Güneş, bilinçli yanımızı anlatacağından, haritadaki yerleşim özellikleri, Güneş’imizin dışa dönük imajımızın niteliğiyle ilgili fikir verebilirken, dişil yanımızın doğal göstergesi olan Ay’ın haritamızdaki yerleşimi, duygusal, sübjektif, içe dönük niteliklerimizi anlamamıza yardımcı olabilir.

Natal haritada ikinci faktör olan Nevrotizm ise, değişkenlik ve sabitlik ekseninde şu yollarla aranabilir;

  • Ateş-Toprak elementi fazlalığı-eksikliği: Ateş elementi fazlalığı kişiyi daha tepkisel, fevri, atak ve savaşçı özellikler getirebilirken, Toprak elementi fazlalığı kişiyi daha sakin, tepkisiz, sağduyulu ve duygusal sağlamlığı olan bir yapı sağlayabilir. Toprak elementi eksikliğinde kişi duygularını kontrol etmekte zorlanabilir. Ateş elementi eksikliğinde ise kişi girişimde bulunma, tepki verme, mücadele etme konularında güçsüzlük yaşayabilir.
  • Ay-Merkür açıları: Ay-Merkür açıları kişinin zihinsel-duygusal ilişkisinin niteliğiyle ilgili ipuçları verdiği için, Ay-Merkür’ün olumlu açıları bu çerçevede sağlam bir yapı sağlarken, olumsuz ve zorlayıcı açıları, duygular ile zihinsel bağlantılar arasında zorlayıcı özellikler verebilir, bu da Nevrotizm ucunda sonuçlanabilecek mizaçlar getirebilir.
  • Ay’ın yerleşimi: Ay’ın temsil ettiği konulardan bazıları bilinçdışımız, kontrol edemediğimiz yanımız, duygularımız, dürtülerimiz, hayvani tarafımızdır. Ay’ın rahat etmediği burçlardaki (özellikle Koç) yerleşimi daha Nevrotik özellikler sağlayabilecekken, Ay’ın rahat ettiği burçlar (özellikle Boğa) karşı uçtaki daha sabit kişilik özellikleri getirebilir.
  • Mars: Freud’un Psikanaliz teorisinde yer alan insan zihninde etkileşime giren üç katmandan (id, ego, süper ego) biri olan id, koordine edilmemiş, haz temelli arzular kümesidir, ilkel benliğim ihtiyaç ve taleplerini anlatır [bu talepler ego(bilinç-Güneş) ile kontrol altına alınır] ve astrolojik olarak Mars ile temsil edilir. Mars, plansız şekilde hızla harekete geçebilen, atılgan, savaşçı, hırslı, libidinal özellikte konuları anlatır, dolayısıyla Mars’ın haritadaki yerleşiminin element niteliği ve içinde bulunduğu açısal kombinasyonlar, kişinin potansiyel nevrotik yapısının hangi yaşam alanında ne derecede olduğunu ve kaynaklarını anlamaya yardımcı olacaktır.

Bu yazıda yer alan, Eysenck’in kişilik özellikleri ve astrolojik korelasyonlarıyla ilgili fikirler yukarıdaki gibidir. Bu fikirler astrolojik terim ve tanımların eşleştirilmeleriyle teorik çerçevede oluşturulmuştur.

Unutmamak gerekir ki her kişinin karakter özellikleri, mizacı, olayları algılama şekli ve davranışları, tek bir kaynaktan evirilmez, her haritanın birçok değişkeni vardır, bu sebeple tanımlanan kişilik özelliklerinin farklı oranlarda ve şiddette değişkenlik göstermesi, astrolojinin, insanın çeşitliliğini anlamayı mümkün kılan çekirdek özelliğidir. Aynı zamanda hayat yolculuğunda yaşanan tüm deneyimlerin kişilik özelliklerine etki edeceği ve böylece kişinin tekâmül yolundaki dönüşümü, uyanışı, aydınlanışına eşlik edecek farkındalıklarla, tanımlanan bu uçlardaki dengeyi bulma sürecinde astroloji haritasının verili şartlarını kişi geride bırakmış ve haritasının üstüne çıkmayı başarmış olabilir. Altyapısında var olmaya devam eden harita özelliklerinden kaynaklı uç kişilik özellikleri, kişi tetiklendiğinde ortaya çıkabilirken, tetiklenmediği durumlarda zamanla ve yaşam deneyimleriyle kendi oluşturduğu dengeyi koruyabilme becerisi herkes için bakidir. Bu sebeple kişileri harita özellikleriyle tanımlamak ya da yargılamaktan çok, kişiyi hassasiyetleri, güçsüzlükleri ve sağlamlıklarıyla ‘anlamak’ üzere bu analizi yapmak daha doğru olacaktır.

Teorik çerçevedeki bu gibi fikirlerin pratikte vaka özelinde test edilebilmesinin, Psikoloji ve Astroloji alanlarının birlikte çalışması ile mümkün olabileceği yarınlar umuduyla…

Sevgilerimle

Nur Çakmakkaya, ASA

Kaynaklar:

Eysenck, H. J., (1967). The Biological Basis of Personality. Springfield, IL, Thomas.

Eysenck, H. J., (1997). Personality and experimental psychology: The unification of psychology and the possibility of a paradigm. Journal of Personality & Social Psychology, 73, 1224–37.

Eysenck, H. J. & Eysenck, S. B. G., (1991).  Manual of the Eysenck Personality Scales.  London, Hodder & Stoughton.

Döşer, Ö. Astrolojide Temel Kavramlar, Astroart, İstanbul, 2018