GÖLGEDE KALAN IŞIK -PLUTON İLE KİŞİSEL KEŞİFLER VE DUALİTEYİ ANLAMAK

GÖLGEDE KALAN IŞIK -PLUTON İLE KİŞİSEL KEŞİFLER VE DUALİTEYİ ANLAMAK

Dualite yasası ve Plüton etkileri, bize hayattaki her şeyin geçici ama dönüşüme açık olduğunu fısıldar. Acaba sevdiğimiz şeylerle birlikte değişimin içinde yol almak, büyük bir farkındalık yaratabilir mi? Peki ya karanlık ya da aydınlık olmasaydı? Gölgeden kaçmak mı, yoksa onu sevmek mi? Işık yalnızca karanlıkla mı var olur?

Bu soruları Plüton’un etkisiyle derinleşmek için soruyorum. Güneş sistemimizin en uç noktasında, “yalnız” cüce gezegen olarak adlandırılan Plüton, Yunan mitolojisinde Hades yani yeraltı tanrısıdır. Astrolojik olarak ise evrim, transformasyon ve ölümlerle yeniden doğma süreciyle ilgilidir.

Güneş sistemimizin en uç noktasında, “yalnız” cüce gezegen olarak adlandırılan Plüton, Yunan mitolojisinde Hades yani yeraltı tanrısıdır. Astrolojik olarak ise evrim, transformasyon ve ölümlerle yeniden doğma süreciyle ilgilidir. O kadar cüce olmasına bakmayın, kitlesel ve toplumsal büyük olaylarla titreşimi en dıştan bireysel yaşamlarımıza taşır.

Plüton’un Astronomik ve Tarihsel Arka Planı

Çevresindeki 4 adet Nix, Hydra, S/2011 P1 ve Charon (pluton yarısı kadar) uydusu. Metan ve nitrojenden oluşan bir yapısı var. Yer çekimi yok denecek kadar az. En dışarda yalnız görüntüsü ile ayımızın 3/1’ i kadar. Pluton Dünyadan en güçlü teleskop ile görülemeyecek kadar uzakta ve Neptün Uranüs arasındaki X gezegeni araştırırken Percival Lowell’in üstün matematiksel yetenekleri ile ortaya çıkarıldı. Bu tezi ileri sürmesinden 14 sene sonra, Clyde Tombaugh yukarıda iki örneği gösterilen fotoğrafları analiz ederek Neptün ötesindeki gezegeni tespit etti. O gezegene, “Plüton” adı verildi. Pluton, ilk kupier kuşağı keşfinde yardımcı olmuştur. Şimdilerde Trans neptünyenler olarak daha çoklu sistemlere geçmemizi sağlamıştır.

Pluton 18 Şubat 1930’larda ilk keşfedildiğinde, 2.Dünya savaşını tetikleyen ekonomik ve politik krizlere gebe bir dünyaya şahit olduk. 1. Dünya savaşı sonrasında mağlubiyet ile ayrılan ülkeler ve dünyada büyük değişimler oluşurken, ağır sanayi ve gücü elinde barındıranların yeni bir yer arayışı gündeme geldiği zaman dilimleriydi ve Dünya asla eskisi gibi bir yer olmayacaktı.

Sevgili Mustafa Kemal Atatürk o yıllarda 12 ağustos 1930’da Serbest Cumhuriyet Halk fıkrasını fikri ile Fethi Okyar bey, tarafından kuruldu. Ülkeyi modern, sosyal ve ekonomik düzeyde feraha ulaştırmak için çağdaş ve uygar bir toplum bilincini yaratmak amaçlı kurulmuştu. Bir toplumu geliştirmek, farklı ayrıcalıklarla, sınıflandırmadan devrimler yaparak özgürlüğüne kavuşturma amacıyla hareketler başlatmış. Burada vatan ve toplum konuları en üst yönleriyle değişim ve dönüşüm geçirmekteydi.

Plüton’un Yengeç ve İkizlerdeki Geçisi : Güvenlik ve Yeni Konuları Keşfetme Arzusu

Bu sırada Pluton döngüleri hala devam etmekteydi. Pluton 1930’larda ilk keşfedildiğinde Yengeç burcunda hareket etmekteydi. Pluton Yengeç burcunda 1912 Eylül’ünde girdiği yolcuğu 25 yıl sürecekti.

Yengeç burcu, aileyi, soyu, güvenliği ve konforu, toplumsal bütünsellik , vatan konuları ile anılır. 1914 ve 1939 yılları arasında dünyaya gelmiş olan bu nesil, kendilerini güvende ve korunaklı alanlar yaratma konusunda iki dünya savaşına denk gelerek, ailelerinden ve ülkelerini terk etmek zorunda kalan kuşağı sembolize eder.

Adolf Hitler bu dönemde Pluton İkizler kuşağında doğmuş, amaçları uğruna derin araştırmalar yaparak kalıcı olmak istemiş, ölüm ve ölüm ötesi konuları açığa çıkararak insanlığa farklı bakış açısını maalesef Pluton gölge yönleri olan yıkıcılık ve zalimlikle ortaya çıkarmış. Bu dönemde yaşayan insanlar üzerinde unutulmayacak izler bırakmıştır. Bu etki Pluton Yengeç kuşağında varolan insanlarla ilgili hem toplumsal ve hem de kitlesel güvenlik, korunma temalarını tetiklemiştir. Aynı zamanda vatan, aidiyet konularında değişim ve dönüşüm geçirmelerine neden olmuştur.

Pluton 24 Ağustos 2006’da cüce gezegen adını alır. 2006 yılında Pluton Yay burcunda retro yapiyor. Pluton her yıl 5 ay retro yapıyor. Tam bir turunu 248 yılda tamamlıyor. Bu dönemde, 1995 yılın Ocak ayında girdiği döngüsü içerisinde olduğunu görüyoruz. Yay, yüksek akademiyi, dini inançları, üniversiteleri, ilahi ve felsefi düşünceyi, yabancı kültürleri ve seyahatlerle sembolize ediliyor. Gökyüzüne atılan bir ok. Nereye ve neden gittiğini bilmediğimiz yeni keşifleri uzağa olan isteği simgeliyor.

Plüton’un Yay ve Kova Geçişi: Yeni Ufuklar ve Yeni İnsan

Pluton Yay kuşağını 1995 ve 2008 yılları arasında doğanlar kapsıyor. Bu kuşak, uluslarası farklı kültürlerle, teknoloji internet, yurtdışında eğitim ve havacılık ile ilgili gelişmelerin yaşandığı süreci temsil eder. Yüksek eğitim, yasa ve yönetimler, havacılık ve genel olarak seyahat endüstrisi konularında reformlar gerçekleşmiştir. Orta Doğunun karıştığı ve ekonomik krizlerin ortaya çıktığı süredir. Bu kuşaktaki nesil toplumsal ve kitlesel değişimler dönüşümler için kendilerine yeni bir yer edinmek, geliştirmek adına değişim geçirmişlerdir. Bu yüzdendir ki aidiyet ve bir yere bağlı olma konusunda gerek ilişkiler gerekse köklenme sorunları oluşmuştur. Hala devam etmekte olan sistemin dışında farklı konulara yönelmek ve orada varolma savaşı verirler. Kendileri hiçbir yere hiçbir zamana bağlı olmadan özgür, bağımsız olma arzuları onları yeni konuları keşfetme arzularını arttırırken, gölge yönüyle bir yere ait olma, bir sistemde yer bulmaları, köklenmeleri zor olmuştur.

Pluton önemli transitleri ile döngüsünü Kova burcunda toplamda 19.5 yıl sonunda tamamlayacak. Kova burcunda, yeni teknolojiler, uzay, uzay ile ilgili gelişmeler, dünya dışı varlıklar, ailenaid teknoloji, ai yapay zeka ve insan olmanın farklı duygusal yönleriyle yeniden keşfetmemizi, sosyal ve kültürel anlamda tutunamayan yenilenemeyen konularda yine yıkıcı etkilerini ortaya çıkarabilir. Pluton Kova burcuna klasik astrolojide olumsuz etkilerle anılır. Bu gölge yönleri ile toplumsal yozlaşmalara, sosyo-kültürel çürümelere, kendimize yabancılaşmaya neden olabilir. Kova suyu taşıyandır bu duygusal bir devrim de getirebilir. Bilincin aşamalarla yeni bir boyuta geçişine şahit olabiliriz. Duygusal tanımlarımız ve psikolojiyi yeniden şekillendirecek, yapay zeka teknolojisi ile yeni bir insan oluşumuna yer açabilir. Yeni duygular keşfedilebilir ? Ana temel insani duygularımız : sevgi ve korku duygularımız olmasaydı? Bizler nasıl olurduk ? Bu temel duyguların dışında hangi şeylere, yeteneklere ve keşfetmediğimiz hangi özelliklere sahibiz ?

Plüton’un Balık Burcu Yolculuğu ve Sıfırlanma

Sonrasında Pluton Mart 2043 de Balık burcunda seyahatine başlayacak. Bu süreçte duygusal empatimiz sınırlısı bilinçdışı spiritüel boyutlarda sınırlar kalkabilir. Öte yandan gölge yönüyle gizlenmeler, gizli manipülatif baskılar yönlendirmeler ve kayıplar yaşayabilir ve yeniden döngüyü başlatacak insanı sıfırlayan büyük döngüsünü kapatabilir. Bu tamamlandığında, Haziran 2066 yılında olacağız.

2043’te Plüton Balık burcuna geçtiğinde, bilinçaltı, empati, kolektif rüyalar ve spiritüellik ön plana çıkacak. Ancak gölge yönleriyle manipülasyon, kaçınma, belirsizlik ve büyük kayıplar da gündeme gelebilir. 2066’ya kadar sürecek bu yolculuk, insanlığın “sıfırlanmasının” bir dönemi olabilir.

Dualite: Gölge, Işık ve Ötesi

Pluton, yaşadığımız Dünyada 3 boyutlu perspektif anlayışımız ve dualite gereği bizlere en derin istek ve arzularımızı gerçekleştirme adına hareket ederken, diğer yönüyle de yıkıcı, ölümcül, çöken yanlarını ortaya koyuyor.

Kişisel yaşamlarımızda bireysel tercihlerimizde büyük rol oynayan Pluton kalbimiz ve ilişkilerimizde de değişim dönüşüm geçişini sağlayarak, belki de en sevdiğimiz şeylerin bile bir gün bitebileceği gerçeği ile yüzleştiriyor.

Plüton bizlere, hayatın kalbimizden geçen arzularla şekillendiğini ama aynı zamanda bu arzuların da bir gün sona erebileceği gerçeğini fısıldar. Bize şöyle der:
“Özgürlük sandığın şeyler ya da sevip sıkı sıkıya tutunduğun her şey geçicidir. Kimi, neyi, ne kadar seversen sev; yaşadığın her an kendi dönüşümdür.”
Buradaki ikilik kendi bilincin ile ne kadar derine gidebildiğin ve orada yalnızlaşmadan ne derece kalabildiğindir belkide…

Toplumsal ve kitlesel bütün içinde bireysel özelliklerimizin değeri nedir ? Her yönüyle insanın yeniden inşaa aşamasında bazı büyük değişimler gerçekleşeceğini anımsatan bir tablo ile karşı karşıyayız. Toplumsal hikâyelerde yalnız kalmamak adına seçimler yaparız.

Pluton hem evliliğe hem de boşanmaya karşılık gelebilir. Peki bu ikilik neden ?

Belki de bilmediğimiz gizli istek ve arzularımızın bizleri birleştirdiği bir nokta vardır. Bu iki kişi arasında illa ki bir evlilik olarak değil belki de anlaşmada olabilir. Bu en derin güçlü niyetlerimizi gerçekleştirmek ve yalnız kalmamak adına uğdurduğumuz toplumsal bir hikayede olsa, kimse yalnız kalmayı istemez. Ancak Pluton hem yalnız…

Yine de evlensek de, anlaşmalar kursak da bunlar bozulabilir, ayrılıklar, kopuşlar ve yıkımlar gelebilir. Bu yeni bir keşfi gerçekleştirmek için doğanın bir parçası da olabilir. Bu anlamda evlilik veya boşanma, birleşme veya ayrılık bu iki dualitenin içinde Pluton en derin istek ve arzularımızın bir yolculuğunu simgeliyor olabilir. Yalnız ve anlaşılmazlığımıza bir anlam kazandırma arzumuzu arttırıyor olabilir.

Gölge veya karanlık olduğunu düşündüğümüz şeyler, sadece bir dualitenin iki kavramı belki de bilmediğimiz daha ötesinde oluşumlar var olabilir. Bir ışığın varolması için yeterli derecede de karanlığa ihtiyaç vardır. ‘ ya da hermetik anlayışla ‘ aşağıda ne varsa yukarda da o vardır’ ‘Ying ve yang’ kavramları gibi her şey zıttıyla varolur bilinci bu evrende taşırız. Belki de bu kavramların ruhsal gelişim için kullanılmasın ana temeli, bir yüzeyin iki farklı yansımasını anlayabilmek yeni bir düzleme geçişte kolaylık yaratabileceğini düşündüğümüz için olabilir. Her şeyi tek yanıyla görmek kadar fakir bir bakış açısı yerinde, her yönüyle durumları, kişileri ve bilincimizin en derin noktalarını keşfetmekteki ilk bilinç seviyemiz olabilir. Geometri ve 3 boyutlu evren bilincimiz bizi dualiteye hapsetmiş de olabilir. Bu sınırlar ortadan kalktığında kendini farklı biçimde keşfetmek isteseydin en çok neleri merak ederdin?

Ancak bu karanlık veya gölge, gizli kalan yanlarımızı keşfettikçe belki de bir yeni bölüme geçebiliriz sanıyorum. Henüz çoklu evren ve çoklu olasılıklara sadece teorik olarak yaklaşıyoruz belki de bu konularda yeni olasılıkları farketmemizi sağlayacak birinci gelişim basamağı Pluton Kova çağından sonra olabilir.

Dualite içinde evlilik ya da boşanma, birliğimiz ya da ayrılığımız; her şey aslında içsel bir keşftir. Yalnızlıktan kaçmak için yaptığımız toplumsal anlaşmalar, bize bir yandan anlam verirken, bir yandan da bizi kendi derinliğimize götürür.

Belki de gölge sandığımız şey, işığın en saf taşıyıcısıdır.

Belki de sadece karanlık ve aydınlık yoktur.

Belki de gölgede kalan pek çok ışık içimizde saklıdır.

Gamze Şimşek