Boğa burcu gelişimsel açıdan ele alındığında, Piaget’nin “işlem öncesi” döneminin birinci evresi olan “kavram öncesi” döneme (1.5–3 yaş) karşılık gelir. Bu dönemde çocuklar objeleri sadece tek bir özellikleri açısından sınıflandırılabilirler. Bir özellik bakımından farklı olan nesnelerin farkını göremezler. Mantık yürütmede tümevarım ya da tümdengelim yollarını kullanamazlar. Tek yönlü düşünürler. Düşüncelerde sabitlik söz konusudur.
Bu evre aynı zamanda Freud’un anal dönemine karşılık gelir.Çocuk dışkısını tutmak ve bırakmaktan haz duyar. Önceleri kendiliğinden yapılan dışkılama, annenin ve çevrenin uyarması ve eğitim yoluyla denetim altına girer. Bu durum çocukta bir çatışma yaratır. Çatışma, çocuğun kendi eğilimleriyle anne babanın eğitimi arasındadır. Çocuk bu evrede kendini ve çevreyi kontrol etmeyi öğrenir. Anne ve baba bu evrede sert ve cezalandırıcı olursa, ileriki yıllarda çocuk inatçılık ve cimrilik gibi anal işlevlere saplantıdan ileri gelen anal karakter özelliklerine sahip olabilir.
Genel olarak, çocuklar bu gelişim dönemi içerisinde bedenlerinin sınırlılıklarını keşfederler. Kendilerini objelerden oluşan bir dünya içerisindeki bir obje olarak algılarlar. Objeleri sahiplenme kapasiteleri oldukça yüksektir (oyuncaklar vb.). Objeleri sahiplenmek çocuğun dünyayı güvenilir olarak algılaması açısından önemlidir. Çocuk yaklaşık 3 yaşında olduğunda “benlik ve obje sabitliği” kapasitesi devreye girer. Çocuk anne figürünün zihinsel temsilini başarılı bir şekilde içselleştirirse; korku ve endişe doğuran durumlarda kendi kendini yatıştırma yetisi kazanır. Bu sayede benlik kavramı sabit ve tutarlı olabilir.
Bu gelişim dönemindeki bir çocuğun özellikleri ile Boğa burcunun sembolize ettiği özellikler arasında şaşırtıcı benzerlikler vardır. Boğa burcunun değişimlere direnmesinin, haz peşine düşmesinin ve mülkiyetçiliğinin altında objelerden oluşan ve sürekli değişen bir dünyada stabil, gerçek ve güvenli hissetme ihtiyacı yatmaktadır.
Bu gelişim dönemindeki aksaklıklardan kaynaklanan “ayna” sorunları (aşırı sahiplenicilik, rijitlik vb.) Boğa burcunun bir doğum haritasında aşırı vurgulandığı durumlarda ortaya çıkabilir. Harita sahibi emniyet ve bağlılık ile ilintili konularda aşırıya kaçabilir. Hatta
Uç noktada söz konusu birey “sınır kişilik bozukluğu”ndan muzdarip olabilir. Gelişim psikologlarına göre, sınır kişilik bozukluğu 1.5–3 yaş arasındaki bir çocuğun annesi ile kendisi arasındaki ayrımı yaptığı dönemle alakalıdır. Çocuklar bu dönem içerisinde güvensiz hissetmeye yatkın olmaktadır. Eğer çevre yeterli derecede öngörülebilir, istikrarlı ve güvenli değilse; çocuğun ileriki zamanlardaki davranışlarında, ruh halinde ve kendilik imajında tutarsızlıklar olması olasıdır. Bu sorunların altındaki neden dünyanın emniyetsiz ve öngörülemez olarak algılanmasıdır.
Oral dönemde, bebeğin biricik nesnesi olan anne onun için tüm güçlü figürdür. Eğer belirli nedenlerle bu nesneyle olan ilişki aksarsa, bebeğinbenliği iyi ve kötü nesnelerin birleşmesinden doğacak zararı kaldırabilecek kapasiteye gelemeyebilir. Sınır durumlarda çocuk, "kötü" yönlerini nesneye (anne vb.) terk ederek kendi egosunu nesnesinden ayırabilir. Ne var ki, bu düşünsel olarak gerçekleştiği ve "kötü" yönleri halen ona ait olduğu için, bu yönleri sonraki ilişkilerinde de yansıtmak zorunda kalacaktır.
İlerleyen dönemlerde (3 yaş civarında), “Kendilik ve obje sabitliği” konusunda başarısız olan bir çocuk sınır kişilik bozukluğunun önemli nedenlerinden biri olan güvensizlik hissi ile karşı karşıya kalabilir. Sınır kişilik bozukluğu olan kişiler bu güvensizlik hissini ödünlemek için madde kullanımı, kumar, rastgele cinsel ilişki, aşırı para harcama, bitmek bilmeyen haz arayışı ve diğer kişilere aşırı bağlanma gibi çeşitli yollara başvururlar. İkili ilişkilerinde aşırı sahiplenmeye yatkın olurlar. Aşırı derecede kaybetme ve terk edilme korkusu yaşadıklarından dolayı insanlara ve nesnelere adeta yapışırlar. Hayal edilen veya gerçek bir terk edilmeyi engellemek için çılgınca çaba gösterirler.
Sınır kişilik bozukluğu olan kişilerin nesnelere ve insanlara karşı bu aşırı bağlanışının altında yatan temel neden, bu kişilerin sabit bir “kendilik imajı” geliştirememiş olmalarıdır. Kendi "kötü" yönlerini birlikte oldukları kişilere yansıtarak "iyi" kalma çabaları vardır. Kendiliklerini bu bölünme nedeniyle gerekli biçimde kavrayamazlar. Stabilite eksikliği bu kişilerin hayatının hemen hemen her alanında göze çarpar. Özellikle ikili ilişkilerinde karşı tarafa aşırı değer vermek ile aşırı değer düşürmek arasında gidip gelmelerinden dolayı, arzu edilen tutarlılığın elde edilmesi neredeyse imkânsızlaşır. Kronik boşluk hislerinin de katkısıyla, bu kişiler bazı maddelere karşı şiddetli arzu duyarlar ve bağlanırlar (alkol, uyuşturucu, yemek vb.).
Özetleyecek olursak, bir doğum haritasında Boğa burcu aşırı vurgulandığında (üç veya daha fazla planetin Boğa burcunda olması vb.), harita sahibi aşırı sahiplenici, değişime karşı direnen, sürekli haz ve emniyet peşinde koşan bir yapıda olabilir. Eğer harita sahibi Boğa burcunun karşıt burcu olan Akrep burcunun sembolize ettiği bazı fonksiyonları (kriz deneyimleyerek dönüşmek, sahip olduklarının gerektiğinde bırakabilmek, eliminasyon, entegrasyon, bütünlük vb.) kişiliği ile bütünleştirmeyi başarabilirse, bu sorunların üstesinden gelmek konusunda önemli bir adım atacaktır.
YAZAN: Barış ÖZKIRIŞ