Terminatör, Titanik, Aliens ve Avatarfilmlerinin ünlü yönetmeni James Cameron tek kişilik denizaltısıyla Pasifik Okyanus’unun en derin noktası olarak bilinen Mariana çukuruna indi.
Cameron dalışını tek kişilik denizaltısıyla Guam adasının yaklaşık 320 km güneybatısındaki dünyanın tabanı denilen Mariana çukuru bölgesindeki Challenger Deep noktasında gerçekleştirdi ve ünlü yönetmen tek başına Okyanus’ta en fazla derinliğe ulaşan ilk insan oldu. Mariana çukurunun genişliği 288 km ve derinliği ise 11 km. Bu proje (Deepsea Challenger), Cameron, National Geographic ve saat yapımcısı Rolex tarafından organize edildi. (26 Mart 2012)
Deepsea Challenger adlı özel denizaltı 7 metre uzunluğunda, Cameron’u yüksek basınçtan koruyan kokpit 109 cm genişliğinde, dakikada 150 metre mesafe katedebiliyor ve dikey olarak su yüzüne yükselebiliyor.
Dalış alanındaki uzmanlığıyla bilinen 58 yaşındaki Cameron dibe inişini iki saatte yaptı, Okyanus’un derinliğinde üç saat film çektikten ve çeşitli numuneler topladıktan sonra başarıyla su yüzüne çıktı.
Cameron 1989 yılında çektiği Okyanusların derinliklerinde keşif yapan bir araştırma ekibini konu alan “Abyss =Derinlik Sarhoşluğu” filmini 23 yıl sonra gerçeğe dönüştürdü.
Deep Challenger noktasına inmeyi deneyen ilk insan, İsviçreli mühendis Jacques Piccard ve ABD Donanması’ndan yüzbaşı Don Walsh olmuş. İkili 1960 yılında dünyanın en derin çukuruna beş saatte inmiş ve burada 20 dakika kalabilmişti. Denizaltılarının okyanusun tabanında çok fazla kumla kaplanması nedeniyle, çok az gözlem yapabilmişti.
Okyanusun derinliklerine çocukluğundan beri merakı olduğu bilinen bilim kurgu ustası Cameron, ömrü boyunca 72 derin dalış gerçekleştirdi. Bu dalışlardan 33 ü Cameron’un 1997 yılında 11 dalda Oscar kazanan Titanik filminin konusu olan batığa düzenlendi. Cameron ve uzmanlar Titanik’in batışının gizemini çözmek için araştırmalara devam ediyor, batığa dalışlarla bilgi elde etmeğe çalışıyorlar.
**Birazda James Cameron’un biyografisine bakalım.
16 Ağustos 1954 ‘te Kapuskasing,Ontario,Kanada’da dünyaya geldi. Elektrik mühendisi bir baba ve sanatla uğraşan bir annenin çocuğu.Cameron’un ailesi 1971’de California’ya taşındı. California Üniversitesin’de fizik okudu ama mezun olamadı.Film yapma tutkusuyla sık sık Ucla ’nın sinema arşivine giden Cameron, George Lucas’ın yönetmenliğini yaptığı Star-Wars filmini gördükten sonra kesin kararını verdi. O dönem geçimini sağladığı kamyon şoförlüğünü bırakma konusunda bir an bile tereddüt etmedi. Önce maket yapan eleman olarak çalışmaya başladı.
Film kariyerine senaristlikle başlayan Cameron yönetmenliğe kısa metraj bir bilimkurgu olanXenegenesis) (1978)(Yaratık) adındaki film ile başladı. Uzun metrajlı ilk filmi Piranha oldu. Bu filmin Roma’da gerçekleştirilen çekimleri sırasında bir gece, bir makine tarafından öldürülmeye çalışıldığına dair kabus görerek uyanan Cameron’a bu rüya, Terminatorfilmini yaratmasını sağladı. Filmin devamı da ilk filmin gişe başarısının sonucu çekildi ve o da bir öncekini aratmadı. Böylece Cameron ve Schwarzenegger ortaklığı da(Terminator 2:Mahşer günü ) ve True Lies (Gerçek yalanlar) gibi filmlerle devam etti.
80’li yıllara damgasını vuran Terminator, Rambo: İlk kan 2 gibi önemli filmleriizleyiciyle buluşturan Cameron,This Time It’s War isimli savaş belgeselinin ardından, aksiyon, bilimkurgu ve korku türlerinde çığır açan görsel efektlere sahip oskarlı Aliens (Yaratık 2 )(1986) için kamera arkasındaydı. Cameron, bilim kurgu türünün en iyi örneklerini verdiği filmlere imzaatmaya devam etti. Bir dalış ekibinin başından geçen sıra dışı olayları anlattığıThe Abyss,(Derinlik sarhoşluğu)(1989) yine en iyi görsel efekt dalında akademi tarafından ödüllendirildi.
Cameron 1997’de dünyanın en trajik gemi kazalarından biri olanTitanic’i beyaz perdeye kurgusal bir aşk hikayesi ekseninde aktardı. 200 milyon dolarlık dev bütçesiyle oldukça başarılı olan Titanic, vizyona girdiği ilk hafta 28 milyon dolarlık hasılat getirmişti. Yıl sonunda bu rakam 600 milyona çıktığında film tüm zamanların en çok gişe başarısı kazanan filmlerinden biriolmuştu. Cameron,Titanic’le aralarında en iyi film ve en iyi yönetmen ödülü de olmak üzere toplam 11 dalda Oskar kazandı.
Titanic’ten sonra TV ağırlıklı projelerde çalışmaya başlayan Cameron,2009 yılında çektiği Avatarfilmi ile yeniden beyaz perdeye döndü. Avatar'ın hikayesini, James Cameron 1995'te şekillendirdi ancak 90'lı yıllardaki teknoloji Cameron için yetersizdi. 2005'e kadar bekleyen Cameron, görüntü yönetmeni Vince Pace'le birlikte geliştirdiği 'fusion camera system' (3 boyutlu digital çekim) tamamlandığında 'Avatar'ı yarattı. 4 yıl süren çekimlerin ardından Avatar 17 Aralık 2009'da gösterime girdi. Avatar6. haftasında Titanik'in elinde tuttuğu rekoru kırdı. Bir bakıma James Cameron kendi rekorunu kırdı ve dünyada tüm zamanların en çok gişe yapan ilk iki filminin yönetmeni unvanını aldı. Avatar’la zirve yaparak 2010'a damga vuran James Cameron, Titanik’in Oscar rekorunu kıramadı, Avatar’la sadece 3 Oskar alabildi.
1997 yılında seyrettiğimiz Titanik filmi, Titanik gemisinin İngiltere'den demir alışının ve Atlantik açıklarında batışının 100. yılı nedeniyle Cameron tarafından 3 boyut teknolojisiyle düzenlenip geçtiğimiz günlerde tekrar vizyona girdi. (6 Nisan 2012)
Sharon Williams, Gale Anne Hurd, Kathryn Bigelow ve Terminator’ın yıldızı Linda Hamilton’la evlilik yapan Cameron 2000 yılından bu yana Suzy Amis’le evli. Cameron’ın Hamilton’dan bir kızı, Suzy Amis’ten ikizleri ve kızı (3 tane ) olmak üzere toplam 4 çocuğu var.
Cameron’un yarattıkları ve ürettikleri her zaman isminin önüne geçmiş,Titanik,Avatar v.s bilmeyen yok ama James Cameron kimdir denilince birçok kişi duraksıyor. Doğrusunu söylemek gerekirse bende Okyanusa dalış serüveninden sonra James Cameron’un yaşamının astrolojik olarak incelenmesinin gerekli olduğunu düşündüm.Öyle ya şu anda Dünyada yaşayan insanlardan kaç kişi (yüz,bin,milyon) böyle bir olaya cesaret edebilir?
*******************
**Ünlü yönetmen, senarist, yapımcı James Cameron’un olağanüstü hayalgücü , çağının çok ilerisinde yaşayan bilinçaltı, geleceği görebilen sezgileri,yaratıcı yeteneği,üstün zekası ve çalışma azmi ile renklenmiş yaşamını Tanrının Doğum haritasına nasıl işlediğini ve yerleştirdiğini inceleyelim.
Cameron 16 Ağustos 1954 Canada’da doğdu. Doğum saatini 19:30 olarak tespit ettim.
Yükselende Kova burcu yerleşmiş, kişinin hayattaki öncelikli amacı ;hedeflediklerine ulaşabilmek , hareket özgürlüğü kazanmak ve bilgi birikimi sağlamaktır.
Bunu grup çalışmalarıyla ama bireysel özgürlüğünü koruyarak yapacaktır.
Kova’lar çağdaş ve ilerici bakış açısına sahip,orijinal,farklı, idealist,reformcu,eksantrik,özgür ruhlu, sıra dışı şeylere ve icatlara düşkün bireylerdir, yaratıcılık sahibi, yenilik ve değişim peşindedirler. Elektronik, Uzay, bilgisayar, yeni teknolojiler, havacılık,fotoğrafçılık en önemli ilgi alanları. Tam bir bilim kurgucu.
Sahip olduğu deha düzeyindeki akıl,ya yeni keşifler yapmaya,veya yeni teknolojiler icat etmeğe,ya da toplumları derinden sarsacak devrimlere yönelir.
Kova’nın hava elementinden ve sabit burç olması kişinin aklına koyduğunu yapan, vazgeçmeyen,hedefe yönelik olduğunu, araştırma,öğrenme,tecrübe etme ve bulduklarını sentezleyip yeni ve değişik şeyler ortaya koyma amacında olduğunu gösteriyor.
Yükselen burç yöneticisi ve Almuten’i Satürn 8.ci evde 9.cu evi yöneten Akrep burcunda yerleşmiş. Peregrin ve açısız. Dispozitörü Mars’ın terminde ve dekanında yerleşmiş. Mars’ta Yay’da Satürn dekanında.(birbirlerini dekan bazında ağırlıyorlar) Ayrıca 8.ci evi Satürn’ün yücelim burcu Terazi yönetiyor. Çok olumsuz değil. Satürn 12.ci evin de yöneticisi.
Satürn herşeyi yalnız yapmak ve yalnız yaşamak arzusunda olan bir gezegen ve Akrep burcunda ayrıntılara dikkat eden,gözlemci,sabırlı, dayanma gücü yüksek,derin düşünceli ve bağımsız çalışan bir zeka ile zaten istediğini yapabilecek ve hatta yaptırabilecek yerleşimde,güçlü bir iradeye ve kendini idare etmeye, uygulama kabiliyetine,kavrama gücüne ve yoğun yeteneklere sahip.
Açısının olmaması da tamamen bulunduğu ev konularına odaklanmasına yani 8.ci evde esrarengiz konulara, hayatta ki ve hayatın ötesindeki sırlara,ortak kazanımlar,görünmeyen ve bilinmeyene,cinsellik konularına yönelmiş.
Akrep’te ve 8.ci evde yerleşmiş Satürn, Cameron’da saplantı halinde bilinmeyene yönelme ve araştırma, tabuları yıkmak ve güç kazanma arzusunu yaşamının en önemli amacı haline getirmiş. Kendi kurallarıyla hayatı tam arzuladığı gibi yaşıyor ve motivasyonunu böyle sağlıyor.
Ölüm evinde (8.ci ev) , ölümü temsil eden burçta (Akrep) , ölümü yöneten Satürn’ün yerleşimi Cameron’a uzun bir ömür vermiş ayrıca “korkunun ecele faydasının olmadığını “da keşfetmiş ve ölüme meydan okuyan adam olarak her türlü riski göze almasını sağlamış.
1.ci evde Kova burcundan başka Balık ve Koç burcu var. Balık burcu intercept burç (kıstırılmış burç) olarak yerleşmiş ve Ay da 1.ci evde Balık’ta yerleşmiş 3.lü yönetici.
Balık burcunda Ay gizemli insanı gösterir, derin, duyarlı, sezgisel, imgeleme gücü yüksek,kolay uyum sağlayan, romantik,hassas ve fedakar,yardımsever, subjectif biridir. Tüm sıvılar,sular,denizler Ay’ın etki alanındadır.
Ay’ın ve Balık burcunun soğuk ve nemli doğaları birbiriyle uyumlu ve yönettikleri ve temsil ettikleri özellikler birbiriyle hemen hemen aynı olduğundan duygusallık, rüyalar, hassaslık,fedakarlık, hayalgücü, güçlü sezgiler, zengin bilinçaltı,yaratıcılık Cameron’un imgeleme ve yazma gücünü çok yükseltmiş.
Balık’ın eşsiz iç dünyası sanatta, edebiyatta başarı ve çok iyi yazım yeteneği veriyor. Denizlerle ilgili işler onları cezbediyor.
Ay doğası gereği duygularla kendini ifade eden bir gezegen olduğundan kıstırılmış burçta duygusal iletişimde zorlanıyor ve Ay için çıkış yolu hayalgücünü kullanıp yazma yeteneği ile sanatla dışa vurum sağlamak ve insanları etkileyebilmek.
Horoskopta Ay’ın diğer bir önemi Cameron’un Kova tipi horoskop’unun kulp gezegeni. Güney (kariyer ve toplum) ve batı (etkilenme, işbirliği) vurgulu horoskop’un, çanak içinde birikmiş enerjisinin çıkış noktası Balık’ta ki Ay. Burada Ay kişinin kendini ifade yeteneğini ,hayalgücünü, sezgilerini, duygularını, sanatta ve sinemada yazma yeteneğini kullanarak ifade ediyor. Ay çanağa göre hafif sola doğru dayanmış, kişi gereğinden fazla enerji harcıyor, hayat amacına ulaşmayı çok önemsiyor, insanları etkileyip onlara birçok şey öğretme ihtiyacında.
Ay 6.cı evde ki Uranüs’le üçgen, 10.cu evde ki Mars’la kare, 7.ci evde ki Şans noktası ile karşıt ve 12.ci evde ki Kiron’la altmışlık açıda.
Kova burcunun modern astroloji yöneticisi Uranüs, Yengeç burcunda 6.cı evde yerleşmiş.Yengeç duygulu,duyarlı,sezgisel,ruhsal,hassas, geçmişe bağımlı,kişisel ve subjectif bir burç.
Uranüs objectif, geleceğe yönelik, eksantrik,yapacaklarını gerçekleştirmek için özgürlüğe ihtiyacı olan, net yargılı bir gezegen.(Hava gezegeni)
Uranüs’ün, 6.cı evde yerleşimi,yoğun çalışma,gelecekçi ve yenilikçi,ileri tekniklerin ve buluşların uygulandığı bir alan oluşturuyor.
Uranüs,hava,havacılık,uzay,bilgisayar,tv,sinema,yeni teknolojilerle ilgilidir. Uranüs Zodyağın mucididir.Burada yenilikler, değişiklikler,teknolojik araç gereçlerle denizlerde, uzayda, havada araştırma ve kendine has orijinallikle,esrarengiz olay ve konuları araştırarak çalışmaya ihtiyacı gösteriyor.
Uranüs,1.ci evde ki Ay’la üçgen,8.ci evde Terazi burcunda yerleşmiş Neptün ile kare ,7.ci evde ki Şans noktası ile altmışlık ve 12.ci evde ki Oğlak’ta ki Kiron’la karşıt açıda.
Uranüs haritada bir gezegene dokunduğu zaman,bu gezegenden kendisini en karşıt ve aykırı yolla ifade etmesini ister ve Uranüs tarafından dokunulan gezegen, heyecan,özgürlük ve bağımsızlık arar. Yani; Ay’la Uranüs’ün üçgen açısı,Ay’ın duygusal güvence ihtiyacı ile Uranüs’ün bağımsızlık ve özgürlük arzusunu olumlu hale getirmiş ve Ay’ın hayalgücüyle yarattıklarını Uranüs çalışma ortamında benzersiz orijinal fikirlerle bezeyerek,teknolojik üstünlükler ve yeniliklerle deniz yolculukları,sinemada bilimkurgu filmler (dünya dışı gezegenlerde ki yaşamlar,türünden değişik canlılar,değişik dizaynlarda hava taşıtları,robotlar v.s) hayata geçirmiş.
1.ci evde ki Balık burcunun yöneticisi Jüpiter (büyüme genişleme,zenginlik,mutluluk gezegeni) yüceldiği Yengeç burcunda ve 5.ci evde (aşk,romantizm,yaratıcılık,çocuklar,sinema,zevk ve eğlence evi) yerleşmiş. Yengeç duyguların burcudur,deniz yolculuklarını temsil eder.Jüpiter
burada yaratıcılığı ve kendini ifade etmeyi gösterişli ve abartılı bir şekilde ortaya çıkarıyor, uzun yolculukları da temsil ettiği için özellikle Yengeç’te ki Jüpiter deniz yolculuğu tutkunu bireyi gösteriyor. Yengeç’te ki Uranüs’ün aksiyonlarını büyütüyor.
5.ci evde duygusal ilişkilerden ve çocuklardan alınan mutlulukta büyümüş.
Cameron’un çok küçük yaşlardan beri deniz yolculuklarına tutkun olmasında; su grubu burçların ateş evleri dediğimiz üçgen evlerde (şans evleri) yerleşiminin çok büyük etkisi var. 1.ci ev’de (kişilik,beceri,yaşam evi) Balık burcu ,5.ci ev’de(ruh,yaratıcılık,kendini ifade,riskler evi) Yengeç burcu ve 9.cu ev’de (akıl, zeka,rüyalar,ruhsallık evi) Akrep burcu yerleşmiş. Su grubu burçlar sıvılar,sular,denizlerle ilgilidir.(Akrep; kirli sular)
1.ci evde Balık burcunda ki Ay, 5.ci evde Yengeç burcunda ki Jüpiter ve Uranüs (6.cı evde) ve 9.cu evde ki Akrep burcu yöneticisi Mars’ın 10.cu evde Yay burcunda (kariyer,meslek,ödül evi) yerleşmesi, yükselende Kova burcunun olması ve 7.ci ve 8.ci evlerden Güneş,Venüs,Merkür,Satürn ve Neptün’ün destekleri Cameron’u dünya çapında başarılı bir senarist,yönetmen ve yapımcı yapmış.
Devam edecek.
Sevgi Şentekin
13 Haziran 2012 İzmir