QUEER HAREKETİNİN ASTROLOJİK AÇIDAN DEĞERLENDİRİLMESİ
Uranüs, Neptün ve Plüton gibi jenerasyon gezegenlerinin burçlardaki seyirlerinin toplumsal olarak yarattıkları etkiler bu gezegenlerin anlamlarını daha derinden anlayabilmek için bizlere yardımcı olabilmektedir. Özellikle Uranüs ve Neptün’ün 1989-1998 yılları arasında oğlak burcundaki seyrinde yaşanan kolektif olayların pek çok astrolog tarafından değerlendirilmesi, ayrıca bu dönem doğan kişilerin yaş itibariyle toplumsal olaylara katılmaları ve son dönemlerde kolektif hareketlerde yarattıkları büyük etkiler dönemin astrolojik olarak değerlendirilmesinin çekiciliğini arttırmaktadır. Dönemin dinamiğini anlamak için Berlin duvarının yıkılması , SSCB’nin dağılması, küreselleşme olgusunun gelişimi, ekonomik birliklerin güç kazanması gibi sayısız konu üzerinden astrolojik değerlendirmeler yapılabilir ama bu yazı yine aynı dönemlere denk gelen ve günümüzde bilimsel olarak yeni ve gelişmeye açık bir alan olarak gösterilen “Queer Teorisi” ve bu teorinin hareket noktası olan Queer hareketinin astrolojik olarak incelenmesini amaçlamaktadır.
Öncelikle “queer” kavramından bahsetmek gerekirse 1980’lerin sonunda etkilerinin başladığı ama ilk toplumsal hareket olarak 1990 yılında New York’ta başlayan “queer hareketi” toplumun cinsel kimlikleri insanlara dayattığını, homoseksüellik ve heteroseksüellik gibi karşı kavramların olmadığını, cinsel kimliklerin sayısız ve sınırsız olduğunu savunmakta olan bir harekettir. AIDS’in dünyada yaygınlaşması ile birlikte günah keçileri seçilen eşcinseller bu hareketin temelini atmışlardır. Queer kelimesi “tuhaf”, “acayip” “eksantrik” “şüpheli”, “iğreti” gibi pek çok farklı karşılığı olan aynı zamanda 1980’lerde eşcinselleri aşağılamak için kullanılan bir kavramdır. Queer hareketi de bu aşağılayıcı kelimeyi bilinçli olarak sahiplenmiştir.
Bahsettiğimiz gibi Queer hareketi Uranüs ve Neptün’ün oğlak burcunda birlikte transit ettikleri dönemde ortaya çıkmıştır. Oğlak burcu zodyağın 10.burcu, toprak elementi burçları içerisinde ise 3.burçtur. Oğlak burcu toprak elementinin realizmini, kuralcı, geleneklere önem veren, toplumun değer yargılarını önemseyen yapısını had safhada göstermektedir. Yöneticisi olan Satürn ile birlikte değerlendirildiğinde inşa edilen bürokratik yapılar, devlet sistemleri, sosyal ve ekonomik sistemler kısacası içinde yaşadığımız ve birey olarak bağlı olduğumuz, genel kabul görmüş tüm kolektif sistemlerin oğlak burcunun alanına girdiği söylenebilir. Buradan hareketle özellikle Queer hareketinin karşı çıktığı cinsel kimliklerinde devlet tarafından verilen kimliğimizle bizlere bürokratik sistemler tarafından sunulması, genel kabul görmüş bir ifade ile “kadın” ve “erkek” olarak belirlenmesi yine içinde bulunduğumuz yapıların sonuçları olduğunu dikkate alırsak bu konuyu da oğlak burcuyla ilişkilendirebilmemiz mümkün olabilmektedir.
Dönemin transitlerine baktığımızda ise öncelikle Uranüs’ün etkilerini inceleyerek başlayabiliriz. Uranüs değişimi, yıkımı ve devrimi sembolize etmektedir. Uranüs aynı zamanda ortak fikirlere, umutlara, arzulara sahip kişilerle kolektif olarak bir araya gelmeye çalışan insanlığı önemseyen bir bireyi de ifade etmektedir. Uranüs’ü özellikle diğer gezegenlerden ayıran nitelikler ise bireysel yaşamdaki yaratıcı değişimi yaratacak motivasyonu sağlayacak uyandırıcı, aydınlatıcı, içgörürü arttırıcı etkiler yaratabilmesidir. Bireylerde yarattığı bu değişimler hali hazırda kurulmuş sistemlerin hassaslaşmasına ve hassaslaşan noktada da yıkılmasına neden olacaktır (Uranüs’ün yarattığı değişimler şok edici, elektrikli, beklenmedik olarak nitelenmektedir). Uranüs’e kıyasla ağır hareket eden Neptün ise yarattığı değişimi çözülme, zayıflatma, kaybettirme ve tanımlanmış sınırların köşelerini bulanıklaştırma ile getirir. Sistemi parçalarken görünmez bir katalizör etkisi yaratacak, sistem kendi hızını kaybederek, yavaşlayarak daha çok kaos, kafa karışıklığı içerisinde çözülecektir. Neptün yarattığı değişimle kabullenmeyi de getirecek, sistem bir şekilde şefkat gösterecek ve aynı zamanda değişen durumu kabullenecektir.
Yoğun bir şekilde toplumsal cinsel kimlik dayatmasına karşı çıkan, aslında özünde her türlü kimliğe karşı duruş sergileyen, kendinden önceki gay ve lezbiyen hareketlerinden farklı olarak sosyal ve ekonomik bir hareket olan Queer hareketi oğlak burcunda birlikte ilerleyen Uranüs, Neptün’ün yarattığı kolektif etkiyle birlikte 1990 Haziran ayında New York’ta yapılan gay yürüyüşünde “Queer Nation” adıyla ilk olarak oldukça sert bir manifesto yayınlayarak dünyaya kendilerini duyurmuşlardır. Manifesto oldukça net ifadelerle insanların neden Queer hareketi içerisinde yer alması gerektiğini, bu hareketin toplumsal sistemin yarattığı değerler, ayrıcalıkların sunulduğu sınıflar (heteroseksüel yani toplumlamca normal karşılanan sınıf) ve tüketim kültürü içerisindeki varoluş mücadelesini açıklamaktadır. Özellikle 1980’li yıllarda Neptün’ün çözücü etkisiyle cinsel kimliklerde yaşanan çözülme (eşcinsel kimliğin ön plana çıkması), Uranüs’ün de bu burçta seyriyle birlikte sistem içerisinde farklılaşan bireylerin üst bir bilinçle yalnız olmadıklarını anlamalarını ve sistemde çözülen bu halkanın kopmasını sağlamıştır. Aşağıdaki haritada yürüyüşün öğlen saatlerinde gerçekleştirildiği varsayılarak New York’a göre haritası çıkarılmıştır. Ama buradaki analiz olayı analiz etmeyi amaçlamayıp, dönemin sistematiğini analiz etmeyi amaçlamaktadır (Haritadaki öncü burç vurgusu ve t-kare tabi ki gözden kaçmamıştırJbelki daha ayrıntılı bir analiz başka bir yazıda yapılabilir). 1990 yılındaki başlayan bu hareket artık “Queer Teorisi” adı altında bilimsel olarak pek çok kürsüde çalışılmakta ve disiplinlerarası pek çok makaleye konu olmaktadır. Plüton’un Oğlak burcundaki hareketiyle birlikte 1990 yılında Uranüs ve Neptün’ün Oğlak burcunda ektiği tohumlar tetiklenmekte ve bu hareket son yıllarda daha da sesini duyurur hale gelmiştir. Özellikle de Uranüs’ün koç burcundaki seyri ve Plüton ile yapmış olduğu ve yapacağı kare açılar dikkate alınırsa cinsel kimliklerin değişimi ve hatta çözülmesi konusunda pek çok değişime hazır olmalıyız. Belki Neptün de Balık burcundaki seyrinde bize kabulleniş ve akışa bırakmayı daha çok öğretecek ve cinsel kimliğin yaratmış olduğu toplumsal performans beklentisinden sıyrılmamızı kolaylaştıracaktır. Herkesin önce insan olmasının önemli olduğu ne “kadın,erkek,gay,lezbiyen,trans,biseksüel” olmasının önemli olmadığı bir dünya dileğiyle.
Dr.Burcu Güven
Kaynaklar
Öner Döşer, Astroloji Okulu, 2012-2013 Ders Notları
http://www.melaniereinhart.com/melanie/astrologyarticles/quiet-revolution.php
http://www.historyisaweapon.com/defcon1/queernation.html