Pandora’nın Kutusu
Mitoloji ve astrolojinin birlikteliği MÖ 5. ve 4. yüzyıllarda başlamış hem Yunan hem de Roma Mitolojisi’nde gezegenlerin ve tanrıların özellikleri bir tutulmuştu. Yunan filozofları ve bilim adamları bugünün astrolojisine ışık tutacak çalışmalar yapmışlar. Her gezegeni açıklayan ya da ona ismini vermiş bir mitolojik kahraman mevcut. Mitolojiyi incelediğimizde bu kahramanın, o gezegenle aynı özellikleri taşıdığını ve o gezegenin yöneticisi olduğu burcun özelliklerinin de buradan ileri geldiği görülüyor.
Kısacası astrolojiyi daha yakından incelemek ve insan psikolojisini anlayabilmek için mitolojiyi de, psikolojiyi de biraz bilmek gerekiyor. Psikomitoloji ile arketipsel patern analizleri yapılabiliyor, kısacası hepsi iç içe girmiş ilim ve bilimler.
Bugün paylaşmak istediğim Pandora Asteroidi’nin mitolojik hikayesi ve natal haritalarımızda bize anlattıkları, özellikle de ülkemizin haritasında.
Gök (Uranos) ile Toprak’ın (Gaia) aralarında Kronos ve Rhea’nın da bulundugu birçok çocuğu olur. Uranos ideal ebeveyn değildir, çocuklarını bir yeraltı mağarasına gizler ve çıkmalarına izin vermez. Kronos (Saturn) onun zulmünden kurtulmak için annesinin verdiği keskin bir tırpanla babasını hadım eder ve kestiği hayaları denize atar ve böylece Aphrodite (Venüs) doğar ki bu noktada Freud’un kastrasyon anksiyetesi, hadım edilme korkusunu düşünmeden geçmek mümkün değil. Daha sonrasında Kronos ve Rhea’nın pespeşe pek çok çocuğu olur. Olympos tanrılarından önceki bu tanrılar Titanlar olarak bilinir. Ardından Kronos ( Saturn) da iyi bir baba değildir ve her çocuğunu midesine indirmeyi seçer. Rhea (Saturn’ün uydusu) Zeus’u gizlice doğurmuştur, böylelikle Zeus (Jüpiter) yenmekten kurtulur, daha sonra Zeus Kronos’u büyük kardeşlerini kusmaya zorlar ve tanrıların kralı olma görevini üstlenir. Zeus, genelde zeki ve stratejik olarak betimlenir fakat çok geçmeden kurnaz Titan Prometheus (Asteroid) ona iki kez muhalefet eder. Antik Yunan şairi Hesiodos, eserinde Mekone denen bir yerde Prometheus’un el çabukluğuyla sergilediği marifeti anlatır. Eti tanrılara ve ölümlülere pay etme görevi verildiğinde eti öküzün midesinin altına saklar ve Zeus’a sunar, ölümlülere ayırdığı kemikleri de bir parça pırıl pırıl yağın altına saklar. Zeus kendi payının lezzetsiz göründüğünden sikâyet eder ve Prometheus da ilk seçim hakkının Zeus’ta oldugunu, dolayısıyla hangi payı tercih ederse onu yemesi gerektiğini söyler. Tanrıların kralı seçimini yapar ve sonrasında aldatıldığını görür. Ölümlüler iyi kısımları yerken tanrılara kala kala bir yığın kemik kalır. Prometheus’un ikinci hilesiyse hırsızlıktır. Tanrılardan ateşi çalar ve ölümlülere verir.
Hırsızlığın cezası olarak Prometheus bir kayaya bağlanır ve karaciğeri bir kartala yedirilir. Ölümsüz olduğundan karaciğeri kendisini yeniler, böylece bu tüyler ürpertici olay her gün tekrarlanır. Ateşin ölümlülerin yaşamlarını daha iyi hale getirmesi Zeus’u öyle öfkelendirir ki, durumu dengelemek için ölümlülere bir bela göndermeye karar verir.
Hephaistos’tan (zırhlar üreten ateş tanrısı- Afrodit’in eşi) toprağı genç bir kadın biçimine sokmasını ister. Tanrıça Athena (Astrolojik haritalarımızda ruhsal kaderimize ilerlerken savaşma gücümüzü gösteren ‘Pallas’ asteroiti) bu isimsiz bakireye gümüşi giysiler giydirir ve ona vahşi hayvanların resimleriyle süslenmis, altın bir taç ile bir peçe verir. Hephaistos ve Athena’nın eseri diğer tanrılara gösterilir, o zaman tanrılar ölümlü erkeklerin bu genç kadın karşısında hiçbir çarelerinin ya da devalarının olmayacağını farkederler. Şair Hesiodos, tüm o belalı kadın soyunun bu kadından çıktığını söyler. ‘Pandora’ tüm tanrıların armağanı demekti, çünkü tüm Olymposlular insanların başına bela etmişti onu. Pandora’yı ölümsüzlerin diyarından alıp Prometheus’un erkek kardeşi Epimetheus’a hediye olarak teslim eden de tanrıların habercisi Hermes’tir (Merkür). Prometheus erkek kardeşine Zeus’tan hediye kabul etmemesini tembihler fakat Epimetheus Zeus’tan gelen bir hediyenin kurdeleyle bağlanmış bir kutudan baska bir şey olabileceğini düşünür. Böylece Epimetheus Pandora’yı teslim alır ve ölümlülerin tasasız yaşamı böylece son bulur. Şair Hesiodos, “eskiden yeryüzünde insanlar kötülük, ağır iş, hastalık nedir bilmeden yaşardı” der. Fakat Pandora yanında getirdiği ve içinde ne olduğunu bilmediği ( bazı tarihçilere göre bildiği söylenerek suçlu olduğuna karar verilir) küpünün kapağını açtıktan sonra bunların hepsi sona erer ve ölümlülerin arasına kederli kaygılar dağılır. Bir tek ‘Umut’ zarar görmemiş yuvasında saklı kalır ve bu Elpis’tir ( Asteroit ). Pandora insanları perişan edip ve de Umut’tan mahrum bırakarak daha mı zora sokar? Belki de cevabını hiç bilemeyeceğiz.
Astrolojideki etkileri hikayesine benzer elbette… Bulunduğu burç ve ev önemlidir. Evlerin anlattığı konularda hazırlıksız yakalanmak, kontrolsüz dürtülerin sonuçlarına katlanmak, niyet edilenin dışında gerçekleşen koşullar yüzünden sonucun iyi olacağı ümidini kaybetmek, sürprizler yaşamak, şaşkınlıkla kalakalmak gibi anlamlar taşır. Aslında Pandora’nın bulunduğu burç ne kadar meraklı olduğumuzu, düşünmeden hareket ettiğimizi ve sonuçlarına nasıl katlanacağımızı gösterir.
Ülkemiz haritasında Pandora 1. Ev’de 26 der 58 dk da Yengeç burcundadır.
Pandora Yengeç burcundayken ülkenin halkı, duygu ve düşüncelerinin kendilerini nasıl etkilediğini merak edebilir. Bu, duygusal acıların üstesinden gelmeye ve kişinin gerçek doğası hakkında daha fazla şey öğrenmeye yardımcı olan iç gözleme teşvik edebilir. Merakları iç dünyalarında yatmaktadır ve bu süreçten geçmenin beraberinde uzun zamandır gömülü olan bazı korkuları veya çözülmemiş duygusal sorunları da gündeme getirmesi de mümkündür.
Pandora’nın birinci evde olduğu kişiler doğaları gereği meraklıdırlar ve kendilerini öğrenmenin yanı sıra dünyayı da öğrenmeye isteklidirler. Günlük rutinlerden kolayca sıkılabilirler ve dallanıp farklı bir şeyler denemeye ihtiyaç duyabilirler. Ülkemizin Ay burcunun da İkizler olduğunu ve Ay’ın ülke haritalarında halkın psikolojisini anlattığını düşünürsek, meraklı olmak ve çabuk sıkılma uzun süre odaklanamama gibi özellikler sıralanabilir. Bu yerleşim onların meraklarının peşinden gitmeleri ve yeni şeyler denemeleri gerektiğini, bunun yeni deneyimler ve kişisel gelişimlere yol açabileceğini gösterir.
Bazen de Pandora’nın birinci evde olması reddedilme fobisine işaret edebilir. Birey yeterince iyi olmadığına inanabilir ve başkaları tarafından reddedilmekten korkabilir. Sonuç olarak, düşünceleri hakkında konuşmaktan veya gerçek bakış açılarını paylaşmaktan çekinebilirler. Güven ve öz saygının artması, en yüksek potansiyellerini gerçekleştirmelerine yardımcı olabilir.
Özetlersek, Zeus, insanlığa kaçak yolla verilen ateşin intikamını almak için Pandora’yı insanlığa gönderir. Pandora için genelde kötü birşey algısı yaratılırken aslında kötü olmayan bir şey demek daha doğru olmaz mı?
Haritalarımızdaki geliştirmemiz gereken alanları görüp üzerinde çalışmak bizi daha güçlü kılmaz mı?
Sevgiyle, umutla kalın.
Sühendan Gürer Serin
ASA MAPAI