29 Ekim 2009’da Satürn Terazi burcuna geçiş yapıyor ve bu burca giriş yapmakla, Dünya horoskopunun eksenlerine de giriş yapmış olacak aynı zamanda. Peki Dünya horoskopunun eksenleri derken neyi kastediyoruz?
Astrolojide, yeryüzü ile gökyüzü arasındaki bağlantımızı oluşturan iki büyük çember vardır. Bunlar ekliptik ve ekvatordur. Birinci çember olan ekliptik, uzayda hareket ederken Güneş’imizin takip ettiği yol olarak bilinen çemberdir. Güneş sistemimizin merkezindedir ve yaşamın kaynağıdır. Güneş ile ilişkimiz, Mevsimsel Zodyak’ın temelini oluşturan ekliptiği meydana getirir. Bu yüzden ekliptik, bizi İlahi Güç’e bağlayan çember olarak görülür. Her yıl ilkbaharın ilk günü, dünyanın ekliptiğinin gökyüzü ekvatorunu kesmesi ile yaşanır ve bu kesişimin merkezinde bulunan 0o Koç, her türlü başlangıcın ilk adımı, yeni bir doğum dönemi ve yeni bir gelişim zamanı olarak görülür. İkinci çember olan ekvator ise bizi Dünya’ya bağlar. Ekliptiğin çapını eğip Dünya üzerine getirecek olursak bu çember ekvator çemberini iki noktada keser. Bu iki kesişim noktası arasında bir çizgi, daha sonra da bu çizginin orta noktasından dikey bir ikinci çizgi çizecek olursak madde dünyasının ana eksenlerini çizmiş oluruz. Dört ana yön olarak da bilinen madde dünyasının eksenleri (Cross of Matter), gerçekliğimizin dayandığı Dünya’nın horoskopunun ana hatlarını belirler ve dünyasal deneyimlerimizle bağlantılıdır.
Bu dört ana yönü oluşturan eksenlerin başlangıç noktası 0o Koç, yani Koç Noktası olarak adlandırılır. Mevsimsel 0o Koç, biri ikincil hareketin gerçekleştiği ekliptik düzlemi, diğeri ise birincil hareketin gerçekleştiği ekvator düzlemi olan, iki temel düzlemin kesişim noktasını gösterir. Bu yüzden de çok önemli bir referans noktasıdır. Koç Noktası bizim dış sosyal ilişkilerimizi, kolektif üzerinde nasıl bir etki bıraktığımızı gösterir. Bu etki, noktaya açı yapan gezegenin doğasına göre şekillenir ve görünür sonuçlar doğurur. Bu gezegenin doğasındaki etkiler, hayatımızda sübjektiflikten, gerçekliğe dönüşmeye başlar. Astrologlar kitlesel konulara bakmak istediklerinde Koç Noktası’na bakarlar. Bu noktanın transitleri ve açıları kendini kitlesel değişiklikler olarak gösterir.
Satürn Terazi burcuna geçiş yapmasıyla birlikte Koç Noktası’na karşıt açısını aynı dereceden etkinleşmiş olacak ve bu tetikleme, Satürn Terazi’de her ne kadar bir kısım ilerlese de, 2 Ağustos 2010’a kadar yaklaşık 10 ay sürecek. Satürn, gezegen sisteminin devriye polisi gibidir. Bir şeyler düzenden çıktığında sert bir transit yapar ve ondan saklanmak mümkün değildir. İsteseniz de istemeseniz de, dürüstçe yüzleşmeniz gerekir. Satürn devredeyken, gerçeklik ve doğruluk kavramları çok önemli olur. Sorumluluklarını yerine getirmelidir. Aksi takdirde Satürn’ün temizleme özelliğiyle karşı karşıya kalırız ve sonuçlara katlanırız. Satürn aynı zamanda eski paradigmanın da temsilcisidir ve onu korumak, olduğu gibi kalmasını sağlamak için gerekli dayanıklılığı gösterir.
Terazi, bilinçli bir şekilde başkalarıyla eşitlikçi ilişkiler kurmakla ve dengeyi sağlamakla ilişkilendirilen bir burçtur ve Satürn bu burçta yücelmekte, güçlenmektedir. Satürn’ün Dünya horoskopunun ana eksenlerinde, ufuk çizgisinde gözükmesiyle birlikte, artık yeni bir döngü başlar ve önemli kararlar almamız gerekir. Gereken kararları ne kadar sağlam ve gerçekçi verirsek, ileride o kadar başarılı olacağız demektir. Bu geçiş, hayatımıza adeta yeniden şekil vermekte olacağımızı göstermektedir. Hayatımızı, yaşayış şeklimizi gözden geçirme ve zorunlu bir değerlendirme, ciddi düşünmek gereken; daha fazla disiplin ve sorumluluk alacağımız bir dönemde olduğumuzu anlatmaktadır. Hayatla mücadele daha gerçekçi bazda başlıyor demektir. Bu bir anlamda, gerçekte ne istediğimizi sorgulayacağımız da bir dönemdir aynı zamanda. Kendimizi nasıl tanımlamak istediğimizi belirleme zamanıdır. Yenilenmeye ve organize olmaya gereksinim olacağını göstermektedir. Satürn bu alanda almamız gereken sorumlulukları ve hayat derslerini ortaya çıkaracaktır.
Satürn’ün, 29 Ekim 2009’da Terazi burcuna giriş yapması ve bu Koç Noktası’na doksan derecelik açısının kesinleşmesinin hemen ardından, Plüton ile doksan derecelik açısının etkinleşmeye başlaması, bu tarih civarından itibaren politik çalkalanmalar riskinin artmaya başladığını gösteriyor. Bu sert etkiler Uranüs’ün ateşli bir burç olan Koç’a giriş yapmasıyla, 2010 yaz aylarında daha da artacak. Bu bağlamda, 2009 sonları ile 2010 ilkbahar ayları arasındaki tarihler oldukça hareketli ve gergin geçecek gibi gözüküyor. Satürn 21 Temmuz 2010’dan itibaren, artık tamamen Terazi burcunda hareket etmeye başlayacak ve Koç Noktası’nı yeniden tetikleyecek. Dolayısıyla 2010 yaz ayları, oldukça kritik zamanlar olarak dikkat çekiyor. T-kare açı kalıbının yaratması muhtemel olumsuzluklar, bu dönemden itibaren etkinleşmeye başlayacak. Terazi burcunun ilk derecesi, sosyal anlamda diğer insanlarla olan etkileşimimizin, iç dünyamızdan dışa, diğer insanlara doğru yönelişi ifade edilir. Satürn’ün bu derecenin üzerinde olması aslında, ilişkilerin kalıcılığı ve adalet sistemi adına olumludur. Fakat noktanın aynı anda Uranüs ve Plüton tarafından tetikleniyor olması, beklenen adaletin sağlanmaması halinde, toplum içi ilişkilerin gerginleşme riskini arttırıyor.
2010-2011 yılları, eski düzenin korunmaya çalışılacağı son dönemler olacak. Çünkü çok fazla Satürn doğasında etki hakim olacak. Plüton Oğlak burcunda ve Satürn de yüceldiği Terazi burcunda güçlü konumda olacaklar. Ama gerek Plüton’un, gerekse Uranüs’ün Satürn’e sert açıları, varolan düzenin değişmesi gerektiğini gösteriyor. Eski yapıları korumak hiç de kolay olmayacak. Hatta bir aşamadan sonra mümkün de olmayacak. Artık geri dönülemez değişimlere doğru ilerlendiği, açıkça anlaşılacak.
Satürn ve Plüton 2001 yılındaki karşıtlıklarının ardından, 2009 yılı sonlarında karelerinin kesinleşmeye başlaması, 2010 yılında da, 2001 yılına benzer olayların tekrar yaşanabileceğine de işaret ediyor. Terör tekrar sıcak yüzünü gösterebilir. Amerika, tekrar saldırı alabilir. Bir başka ihtimal olarak, Rusya ile ABD arasında soğuk savaş rüzgarları esebilir. Soğuk savaş döneminde olduğu gibi, yine casuslar ortaya çıkabilir ve komplo teorileri ortaya atılabilir. Nitekim soğuk savaş döneminde de yine, Satürn-Plüton açısal irtibat sağlıyorlardı.
Satürn’ün Uranüs ile karşıtlığının 2010 yılı içerisinde öncü burçlara geçerek daha da etkinleşecek olması, piyasalarda yaşanan finanssal huzursuzlukların ekonomik depresyona dönüşmesine, devletlerin güttükleri politikaları değiştirmeye başlamasına ve birbirleriyle ilişkilerinin gerginleşebileceğini gösteriyor. Derin bir resesyona düşme ve hatta bunun ekonomik depresyona dönüşme riski çok belirgin gözüküyor.
Öner Döşer
26 Ekim 2009, Pazartesi