Yengeç burcu; bireyin koşulsuz sevilme, ait olma ve duygusal güvenlik ihtiyaçlarını sembolize eder. Yengeç burcunun sembolize ettiği gelişim dönemi Piaget’nin “somut işlemler” dönemine (6–12 yaş) karşılık gelir. Bu dönemde çocuğun okula gitmesiyle birlikte sosyal dünyasında büyük bir genişleme meydana gelir. Çevreye uyum sağlama önemli hale gelir. Nihai olarak, somut işlemler dönemindeki çocuklar benmerkezcilikten uzaklaşırlar. Olayları ve dünyayı başkaları açısından da görebilirler. İçebakış (introspeksiyon) ve empati yetenekleri artar.
Bu evre aynı zamanda Freud’un “gizil dönem”ine karşılık gelir. Bu dönem genel olarak cinsel dürtünün etkin olmadığı bir dönemdir. Gizil dönem (6–12 yaş), gelişim şemasında sıklıkla bir edilgenlik dönemi olarak düşünülmüştür. Aslında bu dönem, psiko-seksüel gelişimde daha önce kazanılan edinimlerin bütünleştirdiği ve uyumsal işlevin kurulduğu bir dönemdir.
Bu gelişim dönemine paralel olarak Yengeç burcu; uyum sağlama, içebakış ve empati ile ilintilidir. Bireysel burçların sonuncusu olan Yengeç burcu, duygusal farkındalık kazanılmasını ve duygusal bağ kurma kapasitesinin gelişimini sembolize eder.
Bu gelişim döneminde; ebeveynler çocuğun duygularına karşı yeterince duyarlılık gösterip, ona yeterli sevgi ve desteği verirlerse, çocuk güçlü bir duygusal emniyet algısına sahip olacaktır. Bu sayede, çocuk duygularını sağlıklı bir şekilde ifade etmeyi ve duygusal ihtiyaçlarını sağlıklı bir şekilde karşılamayı öğrenecektir. Diğer yandan, eğer çocuk ebeveynlerinden yeterli derecede sıcaklık ve yakınlık görmezse, bu durum söz konusu çocuğun ilerleyen zamanlarda diğer kişiler ile duygusal bağ kurma kapasitesine yansıyacaktır. Duygusal bağ kurma ve ait olma ihtiyacı ile ilintili durumlarda bu kişinin belirgin bir kaygı yaşaması muhtemeldir.
Bazı uç durumlarda, söz konusu bireyin “histerik kişilik bozukluğu”ndan muzdarip olması olasıdır. Histerik kişilik bozukluğu olan kişilerin aşırı bağımlı ilişkiler kurma ihtimalleri yüksektir. Bu kişiler kalıcı bir sevgi için adeta bir garanti talep ederler. Genel olarak; hızlı değişen ve yüzeysel duygular, aşırı ilgi çekme arayışı, bağımlı davranış, yapmacıklık, cinsel yönden ayartıcılık, dramatik tepkiler, duyguların aşırı abartılı dışavurumu gibi özelliklere sahip olurlar. Bu davranışların arkasında yatan neden ise; umutsuz bir sevilme ihtiyacı ile bağlantılı olan sevgiyi elde edememe korkusudur.
Bir diğer uç durumda ise; söz konusu birey “çekingen kişilik bozukluğu”ndan muzdarip olabilir. Bu kişiler olası bir reddedilme ihtimaline karşı aşırı duyarlıdır. Bağlanma ihtiyacını yoğun bir şekilde hissetmelerine rağmen, koşulsuz olumlu kabul ve koşulsuz sevgi garantisini almadıkları sürece yakın ilişki kurmak istemezler. Bir başka deyişle, bu kişiler aşırı düzeydeki beğenilmeme ve reddedilme korkusundan dolayı yakın ilişkilere girmekten kaçınırlar.
Bu durumu astrolojik açıdan değerlendirecek olursak, doğum haritasında Yengeç burcu aşırı vurgulanan (stelyum, bir T-kare veya Yod açı kalıbının apeksindeki Ay, Ay’ın singleton panet olması vb.) bir kişinin yukarıda bahsedilen tarzda bazı sorunlarla karşı karşıya kalabileceğini söylemek mümkündür. Harita sahibi duygularını aşırı abartılı olarak dışavurabilir ve aşırı bağımlı davranışlar sergileyebilir. Veya aşırı çekingen olabilir ve koşulsuz sevgi garantisini almadıkça yakın ilişkilere girmekten kaçınabilir. Eğer harita sahibi Yengeç burcunun karşıt burcu olan Oğlak burcunun sembolize ettiği bazı fonksiyonları (gerçekçi olmak, mantıklı olmak, otokontrol, tek başına hareket edebilmek vb.) kişiliği ile bütünleştirmeyi başarabilirse, bu sorunların üstesinden gelmek konusunda önemli bir adım atacaktır.
YAZAN: Barış ÖZKIRIŞ