2010’da Dünya’yı Neler Bekliyor?

 

2009 Ekim ayında, Uzman TV ile yaptığım 2010 Türkiye ve Dünya yorumlarının görüntülerini yayınlamıştık. Röportajları aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz.

http://www.uzmantv.com/konu/2010da-dunyayi-neler-bekliyor

Uzman TV'nin sorularına verdiğim cevapların deşifresini eklemeleriyle birlikte aşağıda okuyabilirsiniz.

2010’da DÜNYAYI NELER BEKLİYOR

  1. 2010 dünya için nasıl bir yıl olacak?

Dünya hamile ve Yeni Çağ’ı doğurmak üzere! Doğum yakınlaştığında her zaman doğum sancısı çekilir. Kasılmalar yaşanır. Zorluklar vardır. İşte şimdi biz de böyle bir süreçten geçmekteyiz. 2010-2013 yılları arasında, bir devrin sona ermekte, yeni bir devrenin başlamakta olduğunu, yeni bir dünya düzenine geçmekte olduğumuzu ziyadesiyle hissedeceğimiz olaylarla karşılaşacağız. Dönüşümün gerçekleşebilmesi için aktive edici ve mecbur bırakan, uç noktada etkiler yaşanması gerekebilir.

 

İnsanoğlunun evrimsel sürecinin giderek hızlanacağı, karşılaşacağımız zorlu sınavlarının dozunun artacağı çok kritik bir dönemden geçiyoruz. Doğru seçimlerimiz ve davranışlarımız sayesinde, dünyanın içinde bulunduğu acıların, çatışmaların ve bunalımların yarattığı travmaları azaltma ve hatta aşma şansımız olacaktır.

 

Hayatın her alanında, hızlı değişimlerin ortaya çıkacağı bir döneme doğru hızla ilerliyoruz. Aslında şimdiden bunun içindeyiz bile. Kültürel ve sosyolojik değişimler ve yozlaşmalar giderek hızlanacak.

 

Öte yandan, çok önemli bilimsel ve teknolojik gelişmeler dönemine doğru hızla ilerliyoruz. 2010-2013 yılları arasında, bilim ve teknolojide, bugün bile hayal edemediğimiz gelişmeler yaşanacak. Uzay teknolojisi, biyoteknoloji, genetik mühendisliği alanlarında çok önemli gelişmeler bizi bekliyor. Özellikle uzay teknolojisinde önemli gelişmeler bizi bekliyor. İnsanoğlu, sınırları aşmaya hazırlanıyor…

 

Tarihsel perspektiften bakıldığında, tüm gezegensel döngülerin önemi olmakla birlikte, kolektif yaşam açısından Satürn, Uranüs ve Plüton’un içinde yer aldığı üç döngü en önemli ve etkili olanlarıdır. Bu gezegenlerin birbiriyle irtibatları, yani döngüleri, insanoğlunun toplum ve kültür içindeki evrimiyle, kolektif yaşam ile ilgili değişimlerin, gelişmelerin habercisidirler. Gezegensel döngüler, bizim neslimizin yaşayacağı önemli bir evrimsel dönemecin eşiğinde olduğumuzu işaret etmekte, alarm zilleri çalmakta, önemli değişim zamanlarının yaklaşmakta olduğunu haber vermektedir!

 

Otoritenin sorgulanması, büyük kurumların yaşadığı şoklar, statükonun yıkılması, devrimsel nitelik taşıyan darbeler ile birçok seviyede ve birçok şekilde bozuk giden düzenin değiştirilmeye çalışılması gibi büyük ve çarpıcı olaylar, bu üç gezegenin döngülerinin aktif olduğu zamanlarda gerçekleşmiştir.

 

Bu üç gezegenin döngülerinde, çatışmalar ve şiddet, otoriteye karşı ayaklanmalar, radikal kitlesel hareketler dikkat çeker. Düzeni koruma ve özgürlük kazanma gayretleri arasında, yapıları koruma ve değişim yaratma, gelenekçilik ile yenilikçilik arasındaki gerilimin tırmanması söz konusudur. Siyasi, ekonomik ve psikolojik seviyede krizler, kurulu düzenlerin beklenmedik çöküşü gibi durumlar görülür. Fiziksel anlamda travma yaratacak olaylar, kazalar dikkat çekici derecede artar. Ani değişimler ve uyandırıcı etkiler ön plandadır. Ama olaylara müdahaleler veya değiştirici girişimler, sert bir şekilde ifade edilir. Başarısız yönetim dönemlerinin ardından gelen, baskıcı bir devrim niteliğinde karşımıza çıkar. Otoritenin sorgulanması, devrimsel nitelik taşıyan darbeler ile birçok seviyede ve birçok şekilde bozuk giden düzeni değiştirilmeye çalışıldığı dönemlerdir.

 

Baskı uygulayan rejimlerin ve yönetim tarzının, ayaklanmaları, isyanları beraberinde getireceği gerçeğini gören ve halkla bütünleşme içerisine girmeyi başaran yönetimler güçlenirken, tam tersini ortaya koyan yönetimler başarısız olmak durumunda kalacaklar. Fikir ve ifade özgürlüğünün önünün açılması, yeniliklere, reformlara daha açık olunması, bu dönemin bir gerekliliğidir.

 

Bu döngüler süresince, dinsel kurallara ve kurumlara karşı çıkış, katı kurallardan bağımsızlaşma arzusu da giderek artacaktır. Vatikan’ın astrolojik haritasının üzerinde odaklandığımızda, 2010 yılı ilkbaharında Katolik Kilise’yi zor durumda bırakacak olayların aktive olacağı bir periyoda girileceğini görüyoruz. 2011 yılında bu etkileri daha belirgin bir şekilde gözlemleyeceğiz.

 

2010 yılından itibaren, dünya genelinde işçilerin, emekçilerin, sömürülen zümrelerin, sokakta tacize uğrayan, evde köle gibi çalıştırılan, töre cinayetlerine kurban giden kadınların hak alma, mücadele alanlarına çıkma eğilimleri giderek artacaktır…

 

2010-2011 yılları isyankar çıkışların, protestoların abartılı bir şekilde ortaya konulacağı zamanlar olacak. İnsan hakları konusunun çok ama çok önem kazanacağı bir sürece doğru hızla ilerliyoruz. Sistem karşıtı eylemler, devrimci hareketler ve şiddet ortaya çıkartacak aşırı eğilimlerin en fazla Avrupa ülkelerinde görüleceğini sanıyorum. Astrolojik haritalarına dayanarak konuşursak, İngiltere, Almanya ve İspanya, bu ülkeler arasında en dikkat çekenler olarak görülmektedir.

 

2010-2013 geçişinde, önemli devletlerin gerek ekonomik, gerekse siyasal alanda zorlandıklarını ve güç kaybettiklerini görmeye başlayacağız. Şüphesiz, bu devletlerin başında ABD geliyor. Barack Obama, 4 Ağustos 2009-4 Ağustos 2010 arasındaki tarihlerde, oldukça mücadeleli, zorlu ve tehlikelere açık bir dönemde olacak. Bu tarihler arasında, yönetme ve yaptırım gücü zayıflayacak, engellerle karşılaşacak ve yoğun eleştiriler alacak. Bu tahmini, klasik astroloji uygulamalarının temel bir tekniği olan Profeksiyon tekniğine dayanarak hesaplıyorum. 4 Mart 2010-4 Nisan 2010 arasındaki tarihler, Obama için en zorlayıcı ve dikkat edilmesi gereken zamanlar olarak görülüyor. Bu tarihler arasında Obama, açık ve gizli düşmanlıklara, saldırılara çok açık olacak.

 

Bazı önemli Avrupa ülkelerinde de zayıflama görülecek:

 

İngiltere için en zor zamanlar 2010 yılının sonlarından itibaren başlıyor. 11 Temmuz 2010’daki tam tutulma, İngiltere için de çok önemli gözüküyor. Çünkü tutulma, İngiltere astrolojik haritasının tam Ay derecesi üzerine düşüyor. Beklenmedik yönetimsel değişiklikler, hükümete yönelik spekülsayonlar ve skandallar olabilir bu dönemde. Geleceğe, idari işlere ve temel değerlere yönelik, çok önemli ve ivedi kararlar almak durumunda kalınabilir. İngiltere 2010 sonbaharına, gergin giriyor olacak. İç ve dış gerginlikler 2011’de yüzünü daha fazla göstermeye başlayacak.

 

Almanya ve İspanya için 2011 ve 2012 yılları ekonomik açıdan oldukça mücadeleli ve siyasi açıdan da yıpratıcı gözüküyor.

 

Yunanistan için en zorlayıcı zamanlar 2010 ve 2011 yılları arasında.

Orta Doğu’da 2009 yılı sonlarından itibaren yaşanacak gerginlikler en çok Filistin ve İran’ı etkileyecek.

 

Türkiye 2010 yılından itibaren, Orta Doğu’nun dengesi ve Avrupa’yla ilişkiler açısından, giderek daha çok önem kazanmaya başlayacak. İç ve dış gerginlikleri, zorlu mücadeleleri var.

 

Rusya’nın 2010 yılı başlarından itibaren belirgin bir şekilde değişim göstermeye başlayacağını ve sonrasında da gücünü baskın bir şekilde ortaya koyacağını düşünüyorum. Mevcut sistemin ve yönetimin zorlanacağı bir sürece doğru ilerleniyor.

2010 yılında belirgin değişiklikler, devrim niteliğinde gelişmeler olabilir. Vladimir Putin için mücadeleli ve zorlu bir dönem başlıyor. Gizli düşmanlıklara, saldırılara çok açık olacak. Aralık 2009-Mart 2010 tarihleri arasında, yaptırım gücü zayıflayabilir; otoritesi sorgulanabilir, yoğun eleştiriler alabilir. 2010 yılının yaz aylarında, Rusya’da önemli çalkantılar oluşacağa benzer. Ekim-Kasım 2010’da ipler daha da geriliyor. Putin için en zor zamanlar, bu tarihlerden itibaren daha da artmaya başlıyor.

 

Çin ve İsrail ise, 2012’ye kadar olan süreçte güçlenecek ülkelerden olacaklar. 2009 yılında Çin’in önemli atakları var. 2010’lu yıllarda Çin daha da etkin olacak ve gücünü dünyaya kabul ettirecek.

 

2016 yılına gelindiğinde, dünya dengeleri önemli ölçüde değişmiş olacak. Gücün odak noktası Batı’dan, Doğu’ya kaymış olacak.

 

Önümüzdeki kritik öneme sahip birkaç yıllık süreci etkileyecek gezegen döngülerine

dayanarak dikkat edilmesi gereken başlıklar belirleyebiliriz:

 

  • Ekonomik durgunlukla birlikte işsizliğin artması, gelir dağılımında dengesizlikler oluşması
  • Mali krizin bir demokrasi krizine dönüşmesi, halkın demokrasiye ve devlete inancının sarsılması, sisteme ve kurulu düzene karşı çıkması
  • Aşırı siyasi akımların, partilerin güçlenmesi, şoven milliyetçilik, etnik gruplaşma
  • Yabancılara yönelik düşmanlıkta bir artış, göçmenlerin zorlanması, ırkçı ideolojilere eğilim 
  • Şiddet içeren suçlarda artış, tedirginliğin yükselmesi, sosyal yaşantının olumsuz etkilenmesi, tehlikeli toplumsal çalkantılar

 

2.    2010’da dünyada yeni bir savaş çıkacak mı?   

2010-2013 geçişinde, büyük ülkelerde iç karışıklıklar, kargaşa ve çatışmalar giderek artacak, bölünme riski doruk noktasına ulaşacak ve bağımsızlık ilanları artacak.  2010 yılından itibaren, karışıklık ve kaos oldukça riskli noktalara ulaşacak ve savaş ortamı yaratacak durumlarla karşılaşma riskimiz artacak. 2010 yılında “savaş” sözcüğünü sık telaffuz edeceğiz.

 

Şu anda aktif olan gezegen döngüleri, tarihte bazı devletlerin siyasi güç birliği kurmaları, blokların ortaya çıkması dönemlerine denk gelmiştir. Bloklar hızla silahlanarak, yeni bir savaşın ortamını hazırlamıştır. Satürn-Uranüs-Plüton döngülerinin etkin olduğu dönemlerde milliyetçilik temasının vurgulu bir şekilde ortaya çıktığı, uç noktada yabancı düşmanlığı ve ırkçılığa varan eğilimler görülmüştür. Son zamanlarda kimi ülkelerde ırkçı uygulamaların yasallaşması da bu yöne doğru kaymanın işaretçisi olabilir. Dünyada yaşanan ekonomik krizlerin bu süreci tetiklediğini, tarihi deneyimlerimizden biliyoruz. Sınıflar arasındaki gelir dağılımının bozulması, bazı güç odaklarını sistem karşıtı siyasi hareketlere, ulusalcı ırkçı ideolojilere yönlendirebilir.Henüz içine girdiğimiz Satürn-Plüton döngüsü “faşizm” kelimesinin sıkça telaffuz edileceği günlere doğru ilerlemekte olduğumuzun açık bir göstergesidir. Bu zamanlar siyasi ve sosyal konuların beyaz ve siyah olarak görüldüğü zamanlardır. Etnik temizlik kavramı Satürn-Plüton kombinasyonuna özgüdür. Bu döngülerde gücün karanlık yönleri ve merhametsizce kullanımı devrededir. Şiddet ve baskının organize bir hal alması gibi uzun süreli travmatik etkileri aktive olur. Kitlesel olaylar, büyük yıkımlarla sonuçlanan savaşlar ortaya çıkar.

 

Döngüler ve tutulmaları birlikte okuyarak, geleceğe yönelik isabetli tahminlerde bulunabiliriz. 2010 ve 2011 yıllarında Güneş ve Ay tutulmalarının çoğunluğu Yengeç ve Oğlak burçlarına düşüyor. Yengeç/Oğlak ekseni geleneksel astrolojide çok önemlidir ve temel eksendir. Tutulmaların, ailevi ve toplumsal sorumlulukları sembolize eden bu eksene düşüyor olması, ülke içinde ve başka ülkelerle ilişkilerde, çok önemli gelişmelerin ve değişimlerin bu yıllarda başlayacağını gösteriyor.

 

2010 yılının 11 Temmuz’unda 19 derece Yengeç burcunda gerçekleşecek tam Güneş tutulması, ülkeler arası gerginliklerin tetikleneceğine işaret ediyor. Bu tutulma Türkiye açısından da çok önemli gelişmelere işaret ediyor.

 

2010-2011 geçişinde, en hızlı ve stresli gelişmeler, Asya ve Orta Doğu’da ortaya çıkacak. Bu stresli dönemde, ülkeler arası gerginlikler artacak, savaş rüzgarları hızlı bir şekilde esecek. 2010 yılında İran’ın, komşu devletlerle ciddi sorunları olacak.

 

İsrail-İran bileşik haritasına bakarak, 2009 yılı sonları ve 2010 yılı başlarında, bu iki ülke arasında gerginliklerin had safhaya varacağını söyleyebiliriz. 2010 yılının yaz ayları ve sonbahar döneminde, İsrail-İran arasında, tüm Orta Doğu’yu etkileyecek büyük çapta gerginlikler ortaya çıkabilir. Gezegen döngülerine dayanarak bu gerginliklerin, dinsel kökenli sorunlar yüzünden ortaya çıkması büyük olasılıktır. Bu anlaşmazlıklar kutsal sayılan yerler, kişiler yüzünden körüklenebilir. Bu dönemde karşılaşılacak en büyük risk, nükleer silahların kullanılmasıdır. Nostradamus, Baba Vanga gibi bazı kahinlerin kehanetlerinde buna rastlıyoruz ki, gezegen döngüleri de benzer riske işaret etmektedir.  Bir başka ihtimal olan enerji kaynakları yüzünden savaş ihtimali, astrolojik olarak bakıldığında, hiç de yabana atılmayacak kadar güçlü gözüküyor. 2010 sonbaharı, bu bağlamda çok dikkat çekiyor. Orta Doğu ve Asya menşeli bu gerginlikler, Avrupa’ya da yansıyabilir.

 

2010-2013 geçişinde aktif olan gezegen döngülerinde, askeri darbeler sıkça görülmüş; diktatörce yönetim sergileyen, toplumu sömüren, fanatikleştiren, faşizm gibi aşırı akımları teşvik eden Adolf Hitler, Benito Mussolini gibi kişiler ortaya çıkmıştır. Bu döngülerinin çok acımasız bir yüzü vardır. Terörizm, bu iki gezegenin döngüsünün en belirgin özelliklerinden biridir. Kitlesel imhaya varan girişimleri tetikleyebilir.

 

Bu bağlamda en riskli tarihler:

 

2010 yılı: Haziran, Temmuz, Ağustos, Ekim-Kasım aylarıdır.

 

Filistin’in astrolojik haritasında yaptığım incelemeler, 2010 yılında Filistin için tehlike çanlarının tekrar çalacağını gösteriyor. Astrolojik incelemelere göre, Mısır da, beklenmedik bir biçimde bu streslerin içerisine çekilebilir.

 

Astrolojik değerlendirmelere göre, Orta Doğu’daki gergin gelişmelere, Türkiye’nin de bir şekilde müdahil olması ihtimali ortaya çıkıyor. Türkiye’nin özellikle de ABD-İran arasında oluşacak muhtemel gerginliklerde, çok dikkatli olması gerekiyor. 

 

Klasik astrolojinin en önemli öngörü araçlarından biri olan Profeksiyon yöntemiyle sayarak ilerlediğimde, 1 Nisan 2010-1 Mayıs 2011 tarihleri arasındaki bir yıllık sürecin, İran açısından çok risk içerdiğini görüyorum.

 

Spesifik tarihlendirme yapmak gerekirse, 1 Ekim-1 Aralık 2010 tarihleri arasında, en zorlayıcı etkiler ve gerginlikler devreye giriyor. Çok dikkatli olunması gereken, tehlikeli tarihler bunlar. Patlayıcı, fanatik ve eyleme yönelik etkiler var. Astrolojik haritalar, 2010 yılı sonbaharında, bu konuda önemli bir stres yaşanacağını açıkça gösteriyor. Bu ihtimalin aktive olmamasını yürekten diliyorum.

 

 

  1. 2010’da küresel ekonomik kriz sona erecek mi?

Ekonomik anlamda da çok stresli bir döneme giriyoruz. Büyük ekonomik kurum ve kuruluşların önemli yaralar alacağı, yıkılacağı, ekonomik düzenin ve anlayışın büyükdönüşüme uğrayacağı zamanlar 2009 yılı sonlarından itibaren belirginleşiyor.

Satürn, kurulu ve hiyerarşik düzenle, kabul görmüş ekonomik kurallarla, iş dünyasıyla ilgilidir. Satürn’ün jenerasyon gezegenlerinden aldığı sert açılarda ekonomik düzen ve iş dünyası sarsıntı yaşar ve Satürn, 2010-2011 yıllarında Uranüs ve Plüton’un yanı sıra, önemli bir ekonomik çalkantı göstergesi olarak Jüpiter’den de sert açılar alacaktır.

2010’lara girerken, günümüze kadar “Süper Güç” olarak görülen devletlerin gözle görülür ve hızlı bir biçimde yokuş aşağı ilerlemeye başladıklarına, ekonomilerinin gözle görülür bir biçimde çöküşe geçmesine şahit olabiliriz. Aynı senaryo, büyük ve yıkılmaz gibi görünen kurumlar için de geçerlidir. Özelikle batılı ülkelerin ekonomik sistemlerinde güven krizi yaşanması güçlü ihtimaldir.

 

Ekonomik krizin giderek derinleşmesi, işsizlik oranının artmasına sebep olacak. Özellikle 2009 yılı sonlarından itibaren, karşı çıkış ve isyan temalarında, vurgulu bir şekilde artış gözlemlenecek. 2010-2011 yıllarında grevler, eylemler daha da artacak.

Dünya ticaretini zorlu günler bekliyor. Yukarıdaki tarihlerde para piyasaları ve ekonominin de önemli iniş ve çıkışları olacak. En belirgin risklerin oluştuğu zamanlar:

2010 yılı: 15-31 Ocak, 20-30 Nisan, 20-30 Mayıs, 15-31 Ağustos tarihleri arası

15 Ocak 2010’da 25 derece Oğlak burcunda gerçekleşecek Güneş tutulması, dünya ticaretinin ve ekonomik koşulların zorlu bir sürece gireceğini işaret etmekte. Bu tarih civarında dünya politikaları da yeni bir trend ve oluşum içerisine girecek. Ocak ayı sonlarında, zorlayıcı etkiler maksimumlara varıyor.

 

26 Haziran 2010’da 4 derece Oğlak burcunda gerçekleşecek Ay tutulması, Plüton ile birleşiyor. Bu tutulma civarında sert, sarsıcı, dönüştürücü olaylar ortaya çıkabilir. Bu tutulma, özellikle de ABD’yi çok yakından ilgilendiriyor. Hem politik, hem de ekonomik anlamda zorlayıcı etkiler belirginleşmeye başlıyor. Doğal felaketler de artış gösterebilir bu tarih civarında.

 

21 Temmuz 2010’da 19 derece Yengeç burcunda gerçekleşecek tam Güneş tutulması civarında, gezegenlerin sert açısal bağlantılarda olmaları, beceriksiz devlet yönetimleri, uluslar arası gerginlikler ve doğal felaketler yüzünden ekonomilerin önemli ölçüde zorlanacağını gösteriyor.

  1. 2010’da dünyada büyük afetler olacak mı?

2010-11 yıllarından itibaren, doğal felaketlerde giderek artış gözlemlenecek. Depremler, volkan patlamaları, toprak kayması gibi riskler, içinden geçmekte olduğumuz gezegen döngülerinin belirgin özelliklerindendir. Uçak kazaları, mekanik hatalar yüzünden karşılaşılan kazaları da buna ekleyebiliriz.

Bu dönemde, özellikle volkanik ve sismik faaliyetlerin, depremlerin, sel baskınlarının, şiddetli hava olaylarının, kasırga ve tufanların giderek artacağını düşünerek önlemci olunması gerekiyor. 2010 yılında Ocak, Temmuz, Ağustos ve Aralık ayları, en dikkat çeken zamanlar. Gökyüzünde gergin açılar devam ederken, Güneş tutulmalarının gözlemlendiği bölgelerde doğa olaylarında artış görülebilir. Bu şartlarda, yakın dönemdeki Güneş tutulmalarını yakın plana almamızda fayda olacağını düşünerek, tutulma tarihlerini ve gözlemleneceği bölgeleri aşağıya sıralıyorum.

15 Ocak 2010’da 25 derece Oğlak burcunda gerçekleşecek ve 7 dakika gibi uzun bir süreyi kapsayacak halkalı Güneş tutulması, Afrika, Hindistan, Sri Lanka, Burma ve Çin’den gözlemlenecek.

11 Temmuz 2010’da 19 derece Yengeç burcunda gerçekleşecek tam Güneş tutulması Güney Amerika’dan gözlemlenecek. Tutulmayı tam gözlemleyecek bölgeler: Güney Pasifik, Şili ve Arjantin. Bu tutulma Türkiye astrolojik haritasının yükselen derecesine ve burada bulunun Plüton gezegenine yakın gerçekleştiğinden, önlemci olunmasında fayda var.

  1. 2010’da dünyada petrol ve altın fiyatları artacak mı?

Astrolojik incelemeler, petrol fiyatlarındaki değişimin ve istikrarsızlığın Satürn-Plüton döngüsüne denk geldiğini göstermekte. Şimdi yine aynı iki gezegenin döngüsüne girmiş durumdayız. Bu şartlarda petrol fiyatları 2010 yılında da dünya gündeminin en önemli maddelerinden biri olmaya devam edecek belli ki. Yeni enerji türlerinin bulunmaması halinde, tüketimin de giderek artması yüzünden, dünya belki de yakın dönemde petrol krizi veya yokluğu tehlikesiyle yüz yüze gelebilir. Bu enerji darlığı riski bizi farklı enerji kaynaklarına yönelmeye mecbur bırakabilir. Bunu darlık dönemini genelleme yaparak “enerji krizi” şeklinde ifade edebiliriz. Böyle bir dönemde, ekonominin daha da altüst olması, şaşırtıcı değildir.

 

2010 yılında da en rağbet görecek ve değer kazanacak yatırım aracı altın olacaktır. Özellikle de 2010 yılının ikinci yarısında altın fiyatlarında önemli ölçüde artışlar görüleceğini tahmin ediyorum.

  1. 2010’da Dünyada salgın hastalıklar artacak mı?

Bütün canlıların yaşamı için bir sigorta olan ozon tabakasındaki bu incelme devam ettiği takdirde, denizel ve karasal ekosistemlerde, küresel sıcaklıkta artış, canlıların bağışıklık sistemlerinin bozulması, cilt kanseri vakalarının artmasına, hatta DNA’nın tahrip olmasına sebep olacağı söyleniyor. Astroloji de bunu doğruluyor. Satürn-Uranüs karşıtlığının ardından, Satürn-Plüton karesinin ve ardından da Uranüs-Plüton karesinin yaşanacak olması, 2009-2018 yılları arasında çok büyük sağlık sorunlarıyla karşılaşabileceğimizi gösteriyor.

 

·         Biyolojik ritim bozuklukları

·         Anormal ve garip büyüme

·         Zihinsel rahatsızlıklar

·         Dolaşım bozuklukları

1980'lerin başından itibaren, başta Afrika'da olmak üzere AIDS vakalarında salgın düzeyinde artış görüldü. Bu hızlı artışta, Afrika'da şehirleşmenin çoğalması, uzun yolculukların ve uluslararası seyahatlerin artması, seks alışkanlıklarının değişmesi, damardan uyuşturucu kullanımının artması önemli rol oynadı. İlerlemekte olduğumuz fazda, yani 2010’ların başlarını etkileyen dönemde benzeri vakalar oluşabilir. Bu henüz bilmediğimiz türden bir virüs yüzünden salgınlara sebep olacak durumların oluşma riskine de işaret eder. Bu tip etkilerle karşılaştığımızda, başlangıcından itibaren ciddiye almalı, önlemci olmalıyız.

 

Asrın Salgını: İspanyol Gribi

 

Tüm dünyada 1918 yılında etkili olan "İspanyol gribi" 18 ay içinde 50 ile 100 milyon arası insanın (o dönemde yaşayan nüfusunun %5'i) ölümüne sebep olarak insanlık tarihinde bilinen en büyük salgın olmuştur. İspanyol Gribi’nin özelliği, zayıf, yaşlı ve çocuklardan çok, sağlıklı genç erişkinleri etkilemiş olmasıydı. Bu salgın, şu anda da aktif olan Satürn-Uranüs döngüsüne denk geliyordu.

 

2010-2016 geçişinde, pek çok kişinin hayatına malolacak salgın hastalıklar yaşanabilir. Bu konuda şimdiden çok sıkı önlemler almak gerekiyor. Bilim adamları, buzulların erimesiyle birlikte, eski dönemlerde var olan, ama bizim dönemimizin insanının bağışıklığı olmayan hastalıkların tekrar türeyeceğinden endişe ediyor. Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılan bir araştırma, Grönland'daki buz kütlesinin daha önce sanıldığından daha hızlı parçalanmaya başladığını ve denizlerin seviyesinin daha önce varsayılandan daha hızlı yükselebileceğini ortaya koydu. Kuraklık ve iklim değişikliği yüzünden de, salgın hastalıkların artacağı konuşuluyor. Bu risklerin çok tehlikeli sonuçlar oluşturuyor hale gelmesi, bahsedilen kadar uzak tarihlerde değil. Astrolojik olarak yaptığımız değerlendirmeler, 2010’dan itibaren riskli döneme giriyor olduğumuzu göstermekte. Risklerin daha da büyüyeceği yıl 2012 ve bu çok tehlikeli dönem 2016 yılına kadar sürüyor.

 

7.    2010’da Dünyada hangi bilimsel ve teknolojik gelişmeler olacak?

Uranüs Satürn döngülerinde bilim, mekanizasyon ve teknoloji gibi medeniyete ve ilerlemeye katkısı olan konulara daha fazla ağırlık verme eğilimi vardır. Bilimsel ve teknolojik alanlarda yeni ve önemli projeler ortaya çıkar. Genetik, biyoteknoloji, mekanizasyon, uzay teknolojisi, nükleer enerji gibi konularda ve bilişim sistemlerinde hızlı gelişmeler yaşanır.

 

Satürn-Uranüs açıları, muhafazakarlıktan radikalliğe dönüşün göstergesi olmuştur tarihte her zaman. Bu gelişmeler bilim dünyasında da yaşanır ve başlangıç aşamasında bazen inançlarla çelişir. Bu konulardan birisi de klonlamadır.

Bir diğer dikkat çekecek konu ise, şimdilerde olduğu gibi genetiği değiştirilmiş gıdalar konusudur. Bu insan sağlığına ve çevreye zararları olduğu tartışılan organizma ve ürünlerin olumsuz etkilerini 2010 yılından itibaren görmeye başlayabiliriz. Bu konudaki önlemleri mutlaka arttırmak gerekiyor.

 

Bilimsel konularda da, hayatın diğer alanlarında olduğu gibi, bildiğimiz kalıpların, tabuların kırılacağı günlerin içerisindeyiz ve 2010-2011 geçişinde bunu belirgin bir şekilde yaşayacağız. Bu yıllardan itibaren, bilimsel konularda veya inançlarda bilinen ve gözle görülen gerçeklik kavramının ötesine geçme çabaları yoğunlaşacaktır ve bu girişimler muhafazakar bilim dünyası veya din otoriteleri tarafından pek de hoş karşılanmayacaktır. Klonlama, tartışılacak önemli konu başlıklarından birisi olacak, ama sadece klonlama konusuyla sınırlı kalmayacaktır kuşkusuz. Evrenin oluşumu konusunda şimdiye kadar ortaya koyulan teorilerin sarsılması da, kuvvetle muhtemeldir.

 

Yakın geçmişte, bunun belirgin örneklerini yaşamaya başladık bile. 10 Eylül'de 2008’de Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi'nde (CERN) yapılan büyük patlama deneyinde, evrenin oluşumundaki (Satürn) sırları ortaya çıkarması (Uranüs) hedefleniyordu. Büyük Hadron Çarpıştırıcısı (LHC) isimli parçacık hızlandırıcısında, atom çekirdeğindeki protonlar çok yüksek enerjiyle çarpıştırılacaktı (Satürn Uranüs karşıtlığı). Şimdiye kadar inşa edilen (Satürn) en büyük ve en yüksek enerjili parçacık hızlandırıcısı olan LHC'deki (Uranüs) çarpışma sonucunda ortaya çıkacak parçacıkların evrenin işleyişindeki rolleri incelenecekti. Bilim dünyası, çarpışmalar sonunda şimdiye kadar keşfedilmemiş yeni parçacıkların açığa çıkmasını bekliyordu. Deney, evrenin başlangıcını oluşturan "Büyük Patlama" dan (Big Bang) sonra ortaya çıkan büyük enerji yoğunluğunu tekrar yaratarak parçacıkların yine ortaya çıkmasını sağlayacaktı. Böylece fizik modellerinin temelini oluşturan ve parçacıklara kütle özelliği veren "Higgs" parçacığı da gözlemlenebilecekti. Deneyin kanser tedavisinde çığır açacağı, Grid teknolojisi sayesinde hücrelerdeki kanserli tümörlerin (Satürn) tespit edilip yok edilmesinin (Uranüs karşıtlığı) çok kolaylaşacağı belirtiliyor. CERN'in küresel ısınma ile mücadelede de önemli katkılar sunacağı ve nükleer atıkların (Uranüs) yok edilmesinde güvenli bir sistemin oluşturulmasına yardım edeceği vurgulanıyordu. CERN yardımıyla, radyoaktif maddeler içeren nükleer atıkların (Uranüs) içindeki protonlar ateşlenecek ve nötronlar bloke edilerek nükleer atıktaki radyoaktif madde, insanlar için zararsız hale getirilecekti.

 

"Fizik kanunları değişebilir, gelişebilir veya yeni kanunlar ortaya çıkabilir. Hatta birçok yeni parçacıkların da ortaya çıkması bekleniyor. Bilgisayar, elektronik, nanoteknoloji, süperiletkenler, yeni malzemelerin geliştirilmesi, enerji teknolojisi, savunma ve uzay sanayiinde çok büyük teknolojik gelişmelere yol açacak." Akkuş, bulgulara ulaşılmasının ne kadar süreceği konusunda şöyle diyordu: "Maddeye kütle kazandıran “Higgs parçacığı”nın bulunmasının 2 yıllık bir süre alacağı tahmin ediliyor."

 

Satürn-Uranüs karşıtlığı, yaklaşık iki yıl sonra 26 Temmuz 2010'da yakın dönem için son kez tam açıya ulaşacak. Büyük olasılıkla, 2008 yılı sonlarında başlanan bu projenin önemli sonuçlarının ortaya çıkacağı zamanlar da, işte bu tarihler civarlarındadır.

Karşıt konumdaki gezegenlerin enerjilerinin, birbirlerine taban tabana zıt olması, diğer gezegenlerin karşıtlıklara göre daha zorlaştırıcı bir durumdur. İşte Satürn-Uranüs karşıtlığında durum, tam da böyledir. Ama şunu da unutmamalıdır ki, hangi enerjiler karşıt durumda olursa olsun, dengesizlik ve çatışma yoluyla da olsa değişimi beraberinde getirirler.

 

Satürn Uranüs karşıtlığı, bilim ve teknoloji alanında realite olarak görülen kalıpların yıkılmaya başlayacağı, insanoğlunun aydınlanmasını tetikleyecek, bilinç düzeyini yükseltecek gelişmelerin ortaya çıkacağı zamanlarda olduğumuzu gösteriyor. 2010-2011 yılları süresince insanoğlu, özellikle bilim dünyasında yaşanacak gelişmelerle, varoluşunun nasıllığını ve evrendeki yerini idrak edebilmek için tüm sınırlarını zorlayacaktır. Bilim ve teknik alanında önemli gelişmelerin yaşanacağı, eskimiş ve bilindik kalıpların yıkılacağı bir sürece doğru ilerliyoruz!

2009-2011 geçişinde, bilimsel ve teknolojik alanda önemli gelişmeler de bizi bekliyor. Özellikle 2010 yılında önemli keşifler, icatlar, teknolojik gelişmeler bekleyebiliriz. Yeni felsefi akımlar ve radikal fikirler de ortaya çıkacaktır. Her alanda, baş döndürücü değişimler, yenilikler oluşacaktır. Yeni enerji türleriyle ilgili gelişmeler yaşanabilir. Uzay teknolojileri ve astronomide yeni saptamaların dışında; dünya dışı zeki yaşam konusunda da önemli gelişmeler yaşayabiliriz. En dikkat çeken zamanlar Haziran ve Eylül aylarına odaklanıyor. 2011 yılının Ocak ayı da dikkat çekiyor.

Öner Döşer

ASTROLOJİ OKULU