Etki-Tepki Mekanizması ve Doğum Haritamız

Gözlemler gezegenimiz dışından insan davranışını etkileyen birçok kaynak olduğunu göstermektedir. Bunlardan bazıları Güneş radyasyonu, güneş parçacıkları, ay radyasyonu ve gezegenlerin jeomanyetik alana etkileridir. Evrenin her yerinde mevcut olan manyetizma, tüm Dünya üzerindeki insanlar da dahil olmak üzere birçok canlının biyolojik döngülerini etkilemektedir. Araştırmacı Michael Gouglin’e göre insanların biyolojik saatleri direk olarak gezegenlerle bağlantılıdır.

Dünya da dahil olmak üzere tüm gezegenler büyük elektrik akımlarıtaşırve elektromanyetik yapıları nedeniyle yaydıkları manyetik enerji dalgaları elektriksel bir rüzgar şeklinde Dünyanın manyetik alanına ve biyosfere girer. Dünyanın manyetosferi bu güçlere aşırı derecede hassastır. Her bir gezegenin Dünya manyetosferi üzerinde farklı bir etkisi vardır. Her ne kadar gezegenlerin direkt elektromanyetik ışınımları olduğu bilinse de, şu anda sahip olduğumuz teknolojiyle bunun ne derece etkili olduğu bilinmemektedir.

Gezegenler her yöne elektromanyetik enerji yaydıklarından birbirlerinin manyetik alanlarını ve Dünya manyetik alanını etkiler. Dünya’daki hayatı, kişisel ve gezegensel biyosferimizi doğrudan etkileyen bu manyetik tesirler, evrensel iradenin, yani Allah’ın iradesinin dışa vurumunun aracısı olurlar. Astrolojik açıdan, gezegenlerin içinde bulunduğu burçlar, birbirleriyle yaptıkları açılar ve evler, dünyaya gelen elektromanyetik güçlerin düzenini ve etkileşimini belirler.

Tüm canlıların ve haliyle insanların bir manyetik alanı vardır ve Dünyanın manyetik alanı ile sürekli bir bağlantı içerisindedir. Dünyanın alanındaki değişiklik kişisel alanları da etkilemektedir. Tüm küçük alanlar büyük alanın frekansına uymaya yönelir, ama bireysel farklılıklar bu etkiyi değiştirir. İnsanların Dünyanın manyetik alanındaki sürekli oluşan küçük veya büyük değişikliklere farklı hassasiyetler göstermelerinin sebebini doğum haritalarında aramak gerekir.

Dünyanın manyetik alanında değişimler yaratan doğal güçler direkt olarak hayatımızdaki olayları oluşturmazlar. Olayları oluşturan insanlardır. Gezegenlerin birbirleriyle oluşturduğu açısal kombinasyonların yarattığı yüksek enerji insanların sinir sistemlerini etkileyerek uyarır ve eyleme geçmelerine sebep olur. Böylelikle kişiler aldıkları bu elektromanyetik uyarıyla baskın olan eğilimlere, tavra ya da ruh haline yönelirler.

Şüphesiz bu evrensel etkilere karşı göstereceğimiz reaksiyonlar kaçınılmaz değildir. Etkilere nasıl tepki gösterdiğimiz kişisel farkındalık düzeyimizle ve sorumluluk duygumuzla ilişkilidir. Dış uzaydan gelen etkiler karşısında bazılarımız daha sübjektif ve tepkisel davranırken, bazılarımız farkındalıkla ve daha objektif davranır. Bazı hassas kişiler diğerlerinden daha fazla etkilenebilir, hiperaktif veya agresif hale gelebilirler. Mantıklı ya da mantıksız eylemlerde bulunmak bizim seçimimizdir. Şüphesiz bu etkilere vereceğimiz bilinçsiz veya bilinçli tepkilerimizin ve seçimlerimizin oluşmasında bireysel astroloji haritalarımızdaki gezegen pozisyonları önemli rol oynar. Ama onları nasıl ortaya koyacağımıza bilinçli ya da bilinçsiz olarak biz karar veririz. Bu etkileri bilinçli bir şekilde kullanıp yönlendirmemiz, yaratıcı sonuçlar ortaya çıkmasına sebep olacaktır.

Psişik kahin Edgar Cayce’ye göre “evrendeki değişiklikler ve gezegenler, yıldızlar ve Zodyak’ın konumları, insanoğlunun iyi ya da kötü şeyler yapmasını etkiler. Ama insan da bunları etkiler. Çünkü aslında yıldızlar bizi yönetmez, biz yıldızları yönetiriz. Bu etkiler, varlığın iradesinden daha büyük değildir. Yıldızların yaşamı yönetmesi yerine yaşam yıldızları yönetir, çünkü insan evrendeki tüm varlıklardan üstün yaratılmıştır ve evrenin kanunlarını değiştirebilme gücüne sahiptir. İnsanoğlu olarak irademiz tüm bunların bizi etkilemesinin üzerindedir ve aslında gerçekliği inşa eden zihnimizdir.”

Cayce’ye göre “Astroloji, irade gücünü hesaba katmazsak, belirli bir yaşam boyunca gezegenlerin konumu nedeniyle oluşan eğilimleri vermektedir. Bu durumda, eğer insan bilgece bir yaşam sürmek istiyorsa, bu eğilimlerle baş etmek için iradesini nasıl kullanacağını bilmek zorundadır. Aslında hepimiz bunlarla baş etmek zorundayız.”

Aslında dönemsel gökyüzü hareketleri bizlerin irade gücünü artırmayı hedeflemektedir. Bilinç uyanıklığına geçiş için irade gücü kazanmak gerekmektedir. İnsan, iradesini güçlendirdikçe düşüncelerine egemen olur ve bu sayede geleceğini oluştururken, adımlarını daha bilinçli atar. Düşüncelerimize egemen olamadığımızda ise, tekamül sürecimizde ilerlememiz gereken asıl yoldan uzaklaşmaya, ana planla örtüşmeyen bir yola doğru yönelmeye başlarız. Böylelikle, birbiriyle çelişen isteklerimiz, planlarımız yüzünden iyice yönümüzü kaybeder, gereksiz korku ve endişelere düşeriz ve yaşamımız denetimsiz bir akış içerisine girer. Sonuç olarak, dünyaya geliş misyonumuzu başarıyla sürdürmekten uzaklaşmaya başlarız.

Güneş, Ay ve gezegenlerden gelen karmaşık etkilere nasıl tepki verdiğimiz bu yüzden çok ama çok önemlidir. Eğilimlerimiz, gezegenlerin doğum anımızdaki konumlarıyla paraleldir, ama bu eğilimler, doğru yönlendirildiğinde yazgımızı oluşturan yapıyı da belirler. Yani, Allah tarafından bize bahşedilen irade gücümüzü kullanma biçimimiz, kişisel yazgımızı belirler. İdeal yazgımızı gerçekleştirmemiz, evrensel etkilere verdiğimiz tepkilerle, irade gücümüzü kullanma biçimimizle bağlantılıdır.Kişisel görüşüme göre, Allah tarafından seçme özgürlüğü ile mükafatlandırılmış varlıklar olarak bizler sadece ETKİLENENLER değiliz, aynı zamanda etkilere verdiğimiz tepkiler yoluyla ETKİLEYENLERİZ!

Sözlerimi, kişisel web sitemin karşılama sayfasında yer verdiğim slogan ile noktalıyorum.

ZODYAK İÇİMİZDEDİR!

“Güneş, Ay, gezegenler, yıldızlar ve burçlar bizden gayri değildir. Onlar bizi etkiler ve biz de onları etkileriz. Astroloji, bu karşılıklı etkileşimi ve bütünlüğü kavramamızı sağlar.”

Sevgi, ışık ve umutla!

Öner DÖŞER

30 Ocak 2014

ASTROLOJİ OKULU, Caddebostan

 

Referanslar

John Willner, Ünlü Bir Medyumdan Astrolojik Açıklamalar, Ruh ve Madde Yayınları

Öner Döşer, Büyük Uyanış, Doğan Egmont Yayıncılık, 2010

Öner Döşer, Maksimum, Pozitif Yayıncılık, 2012