Telekulak!


Fatih Altaylı’nın www.haberturk.com ‘da “CHP daha önce de böyle dinlenmişti” başlıklı yazısı, tarihi incelerken gezegen döngülerinin ne kadar önem taşıdığını hatırlatır gibi sanki.

http://www.haberturk.com/yazioku.asp?id=8181

Daha önce de sıkça vurguladığım gibi, astroloji, geçmişe bakarak, geleceğin anlaşılabilmesi için uygulanan önemli istatistiksel yöntemlerden biridir.

2008’de Türkiye kitabımda da bundan bahsetmiş, 2008 yılıyla 1924 ve 1979 yılları arasındaki benzerliklerden bahsetmiştim. Kitabın 56. sayfasından bir alıntı yapmak istiyorum:

“Daha önce de belirttiğim gibi, astroloji istatistiksel verilere dayanarak çalışır. Geçmişte yaşanmış olanlar, gelecekte tekrar edebilir. İşte bu bağlamda, 2008 yılıyla 1924 ve 1979 yılları arasında benzerlikler var. Bu saptamayı transit Satürn’ün astrolojik haritamızın 4. evine (IC) yaklaşık 29 yıl sonra tekrar giriş yapacak olmasıyla ve transit Uranüs’ün yaklaşık 85 yıl sonra Tepe Noktası’ndan (MC) tekrar geçiş yapacak olmasıyla ilişkilendiriyorum. Bu ikisinin, astrolojik haritamızda kadersel önem taşıyan iki ev girişleriyle irtibatları hayati önem taşıyor!”

1924 yılıyla benzerlik Uranüs döngüsünden kaynaklanıyor. Uranüs’ün astrolojik haritamızın 10. evi üzerinden ve haritanın Uranüs derecesi üzerinden geçişleriyle ilgili konuları geçmiş makalelerimde pek çok kez vurgulamıştım. Yaklaşık son iki yıldır yönetimle ilgili konular, yöneticiler ve geleceğe yönelik hedeflerimizle ilgili konularda yaşadığımız hızlı ve sürpriz gelişmeler, değişimler bize Uranüs döngüsünün nasıl da sistematik bir biçimde çalıştığını gösterdi, halen de göstermekte.

Gelelim 1979 yılıyla benzerliklere. Bunu da Satürn döngüsü ile bağdaştırmıştım. Satürn şu anda astrolojik haritamızın 3. evinden geçiş yapmakta. Dünya Astrolojisi’nde 3. ev medya, gazetecilik, iletişim konularını temsil eder. Satürn, geçiş yaptığı evle ilgili konularda sorunlar, kısıtlamalar ortaya çıkacağına işaret eder. Bu ev, en büyük tansiyonun ve mücadelenin yaşandığı alanı gösterir. Bu alanda almamız gereken sorumlulukları ve hayat derslerini ortaya çıkarır. 3. ev konuları her türden yazılı ve sözlü iletişim biçimlerini kapsar. Kitaplar, gazeteler, radyo, telefon, bilgisayar, dedikodu ve söylentiler gibi şeyler bu evle ilişkilendirilir. “Dinlenme” konusu tipik bir 3. ev konusudur.

Yazısının giriş bölümünde aynen şöyle diyor Fatih Altaylı:

“İşin iyice komiği böyle bir telefon rezaleti, CHP'nin başına ilk  defa gelmiyor. Daha önce de bir CHP Genel Başkanı, hem de Başbakanlığı sırasında benzer bir olaya imza atmıştı. Yıl 1979…”

Bu kadar da olmaz dedirten benzerliklerden sadece biri. Bakalım başka hangilerini yaşayacağız…

Öner Döşer, A.M.A.

2 Haziran 2008, Caddebostan