21 Aralık 2012 Dünyanın Sonu Değil!-Bölüm I

 

21 Aralık 2012 Dünyanın Sonu Değil!-Bölüm I

Dünya’nın sonunun yakın olduğunu söyleyenler, şimdilerde olduğu gibi, tarihte de her zaman var olmuştur. Bunun örneklerini bazı kadim bilgilerde, din adamlarının ve teologların söylemlerinde, kahinlerin uyarılarında, astrologların araştırmalarında, bilim adamlarının teorilerinde, yazarların kitaplarında görüyoruz. Bu öngörüler, milattan öncelerine kadar uzanıyor. Örneğin MÖ yaklaşık 2800 yıllarında bir Asur tabletine şu sözler yazılmıştı “Dünyamız son günlerde dejenere olmaktadır. Dünyanın sonunun hızla geldiğinin belirtileri vardır.”

Dünyanın sonu iddiaları

MS 90 için dördüncü papa St. Clement I, 365 yılı için Poitiers'li Hilary adında bir piskopos, 800 yılı için Roma'lı bir teolog olan Sextus Julius Africanus, 1186 yılı için 1260 yılı için bir Dominik keşişi olan Brother Arnold, 1284 yılı için Papa Innocent III, 1367 için Çekoslovakya başdiyakozu Kromeriz'li Militz, 1603 yılı için dominik keşiş, şair ve filizof Tomasso Campanella, 1689 yılı için Vaftiz Benjamin Keach ve Fransız kahin Pierre Jurieu, 17 Aralık 1919 için sismolog ve meteorolog Albert Porta, 4 Şubat 1962 tarihi için medyum-kahin Jeane Dixon, 23 Eylül 1994 tarihi için yazar Reginald Dunlop gibi isimler dünyanın harap olacağını ya da dünyanın sonunun geleceğini öngörmüşlerdi. Bunların hiçbirinin gerçekleşmediğini hep birlikte gördük.

Kanımca, Dünya’nın sonu anlamındaki, İslami kaynaklarımızda ve Kuran’da verilen “Kıyamet” gününün, ne zaman gerçekleşeceğini tam olarak hiçbir zaman bilemeyeceğiz. Bu yalnızca Allah’ın bilgisindedir ve bizim peygamberimiz Hz Muhammed (S.A.V) dahil hiçbir peygambere bildirilmemiştir. İlerlemekte olduğumuz süreci ve varacağımız noktayı “Uyanış” anlamında “Kıyamet” sözcüğü ile ilişkilendirenler de var. Bu yaklaşımı doğru bulabilirim. Ama bunun, Kur’an’da işaret edilen “Kıyamet Günü” ile aynı şey olduğunu düşünmüyorum. Bence, pek çok şeyin bugün olduğundan çok daha farklı algılanacağı ve idrak edileceği, önemli bir “Uyanış, değişim ve dönüşüm” sürecine doğru ilerliyoruz.

Mayaların Uzun Sayım takviminin başlangıcı ve sonu ile ilgili yapılan çalışmalar sonucunda GMT (1935) korelasyonunun geçerli kabul edilmiştir. Uzun Sayım’ın başlangıcı olarak 4 Ahau 8 Cumku günü, Jülyen takviminin 584283. gününe denk getirilmiştir. Bu da Maya Büyük Sayım takviminin başlangıcı olan MÖ 11 Ağustos 3114’e denk gelmektedir. Buna göre döngünün son tarihi 21 Aralık 2012’dir. Bu tarihle ilgili pek çok şey yazıldı, söylendi. Bazılarına göre Mayalar bu tarihin ya global felaketlerle ya da uzun süredir beklenen Yeni Çağın başlamasını sağlayacak bilinç dönüşümüyle ilişkili olacağını öngörmüşlerdi. Bazı araştırmacılara göre ise bu tarih dünyanın sonunu, bizim bildiğimiz medeniyetin çöküşünü ifade ediyordu. Peki gerçekte Mayalar bu konuda ne düşünüyorlardı…

Maya Şamanları ne diyor?

İlginçtir ki kıyamet teorilerinin ve insanlığa kıyameti empoze edenlerin son kurbanı olarak seçilen Mayalar aslında kıyametten bahsetmezler ve kıyamete hazırlık falan da yapmazlar. Bu kehaneti ortaya atanların bazılarının da Amerikan Yeni Çağ yorumlarından etkilendiği söylenmektedir. Kendine has stili olan bazı şamanlar ve ileri gelenler anlaşılan 2012 olayından çıkar sağlamaya çalışabiliyor ve herhangi biri kadar anlamsız şeyler söyleyebiliyorlar.

Guatemalalı Maya ileri geleni Apolinario Chile Pixtun Maya takviminin 2012 Aralık’ta bitmesi ile ilgili soru yağmuruna tutulmaktan yorulduğunu ifade ediyor. Ona göre kıyamet günü teorileri Mayalardan değil, batıdan kaynaklanıyor.

Maya şamanı ve spiritüel öğretmen Carlos Barrios’a göre 21 Aralık 2012 tarihinde dünya sona ermeyecek, bu tarih bir son değil, bir başlangıç, yalnızca transformasyon yaşanacak. Popol Vuh’ta da aynı şey söylenmekte. Bu korkutucu saçmalıklar Maya büyüklerini kızdırıyor. Ona göre antropologlar anıt mezarları ziyaret ederek yazıtları okuyup hikayeler uyduruyorlar. İşaretleri doğru okumuyorlar. Bu hikayeler onların hayal gücünden ibaret.

Bir diğer Maya şamanı ve spiritüel öğretmen Don Miguel Angel Vergara Calleros’a göre ayrılıkçı dördüncü çağın sonuna vardır. 21 Aralık 2012 tarihi sonrasında gireceğimiz yeni döngüde büyük bir bilinç dönüşümü yaşanacak, insanlar birbirlerini “öteki olarak algılamayacaklar, bir bütünün parçaları olarak algılayacaklar. 

Quatza-Sha adındaki Maya-Aztek şamanı da 2012’nin anlamıyla ilgili pozitif bir yaklaşımda bulunmaktadır. Bu kişi 1991’deki Meksiko’da tam Güneş tutulması ile Mayaların Kukulkan dediği Quazalcoatl’ın  (Süslü Yılan) Dönüşü ile temsil edilen sürecin başladığını söylemektedir. Kukulkan tüm Orta Amerika inanışlarına göre önemli bir ilahiyattır. Quetza-Sha’ya göre bu süreç 2012’de yeni bir ırkın doğmasına yol açacaktır. Bu yıl gezegenin sonu değil, ruhun, cinsel enerjinin, kalbinizin enerjisinin ve zihninizin Güneş Sistemi’ndeki var oluşun tüm boyutlarıyla dönüşümüdür.

Doğu Meksika, Guatemala, Honduras ve El Salvador’da yerleşmiş çeşitli Maya kabilelerinin son 2000 yıllık inanışlarına ve şimdiki inanışa göre beşinci Güneş çağının sonu dünyada hiç görülmemiş dönüşümsel olaylarla gelecektir.

Sadece Mayalar değil

Dikkatini 2012 civarına yönelten yalnızca mayalar değildir. Tibet, Hint ve Yahudi takvimlerinde 2012’nin önemli bir tarih olabileceğini gösteren döngüler mevcuttur. Kehanet açısından bakıldığında 2012’yi önemli bir tarih olarak alan birçok yerli kişi vardı.

Yeni Zellanda’daki Maoriler’in efsanelerine göre insanoğlu aşırı savaşlara çekildiğinde ve kendilerine ne olduğu konusunda çelişkiye düştüğünde Ranji ve Papa (yer ve gök) tarafından yok edilecekti. Bazı Maori ileri gelenlerine göre bu 2012’de olacaktı, maddesel ve ruhsal düzlemler arasındaki perde kalkacaktı.

Bazı İnka şamanları 2012’nin yükselme ve yenilenme, kendimize yeniden kavuşma dönemi olduğuna inanmaktadırlar. Zamanın dokusunda bir yırtık oluşacaktır ve böylece yeni bir insan türü –Homo luminuous- ortaya çıkacaktır. 12. gerçek İnka iddiaya göre 2000-2012 arasında ortaya çıkacaktır ve “ışıldayanlar” Peru’yu ve dünyanın geri kalanını yeni bir barış çağında yönetecektir

Yeni Meksika’nın kuzeyinde yaşayan Pueblo’lara göre 23 Aralık 2012’de beşinci dünyaya (çağa) geçiş yapacağız. Azteklere göre bu  6. Güneş Zamanı, dönüşüm ve yeni bir ırk oluşma zamanı. Cherokeelerin takvimlerinin de 2012’de tamamlandığı söyleniyor. Hopiler açısından bu dönemde (tam olarak tarih vermiyorlar) bir arınma döneminden sonra 4. Dünya bitecek ve 5. Dünya başlayacak.

Akademisyenler ne diyor?

Akademik araştırmacıların (arkeolog, Arkeoastronom, etnoastronom) bu konuda diyebilecekleri pek bir şey yok. Onlar sadece Uzun Sayım takviminin sona ermekte olduğunu, ama Uzun Sayım’dan daha uzun periyotlar da bulunduğunu söylerler.

Florida Doğal Tarih Müzesi Latin Amerika Sanatı ve Arkeoloji sorumlusu Susan Milbraath’a göre arkeoloji cemiyetinin Mayaların 2012’nin son olduğunu düşündüklerine dair hiçbir kayıt ya da bilgi bulmamış olduğunu ifade ediyor.

Robert Sitler’e göre Mayalar uzun süreden beri büyük değişikliklerin geleceğini söyledikleri halde özellikle 2012’ye değinilmesi yeni bir eklemedir… 2012 fenomeni ile aktif olarak ilgilenen çok az sayıda Maya da yabancılarla ilişkilidir ve geleneksel bir Maya hayatı yaşamamaktadırlar. Haliyle katkıları da geleneksel Maya inançlarının Dünya dışı ziyaretçiler, kehanetsel kristal kafa tasları gibi yeni Çağ ruhsallığı ve kayıp şehir Atlantis ile ilgili hikayeler ile karışmış bir şekilde olacaktır. İşleri daha da çok karıştıran şeyse aslında Maya kökenli olmayan maya ileri gelenlerinin 2012 ile ilgili kendi fikirlerini ortaya katmalarıdır.

John W. Hoopes’a göre (Kansas Üniversitesi Antropoloji Ana Bilim Dalı, ABD) 2012 fenomeni astrolojik ve kültürel bir olaydır, astronomik değildir. Kış soltisti olması ve Güneş’in Samanyolu Galaksisi’nin merkezine yaklaşması (on yıldan uzun süredir her Aralık ayında olan ama çıplak gözle görülemeyen bir olay) dışında 21 Aralık 2012’de daha özel bir şey olmayacaktır. Eski Mayaların bu tarihi eşsiz astronomik olaylarla ilişkili görmüş olduğu iddiası hiç de ikna edici değildir. Bu yaygaralar Yeni Çağ’ın geleceğine samimi olarak inanan eski kültürlerle ilgilenen şimdiki astrologların yansımasıdır. Aslında bu birincil olarak günümüzdeki pop kültürünün bir belirtisidir.

21 Aralık 2012 tarihinin ortaya çıkış hikayesi

Günümüzde 21 Aralık 2012 tarihini ele alan binden fazla kitap, bu konuda yazılmış pek çok makale mevcuttur. Bunlardan akademik olarak kabul görmüş olanları az olsa da, konu hakkında araştırma yapmış pek çok değerli araştırmacılar vardır. Yazının bu ilk bölümünde bu konuda kitap yazmış, görüşler ortaya koymuş kişilerin görüşlerini ve 21 Aralık 2012 tarihinin ilk ortaya çıkış hikayesini özetleyeceğiz.

1960’lar…

Michael D. Coe, “Mayalar” isimli kitabında Uzun Sayım’dan bahseden ve Armageddon ile ilişkilendiren ilk kişi oldu (1966). Coe kitabında Uzun Sayım takviminin bitiş tarihini 24 Aralık 2011 olarak verdi ve Mayaların öngördüğü “kıyamet” kavramını öne attı. Kitabında yaşadığımız çağın depremlerle sona ereceğini belirtti. Kitabın sonraki basımları da günümüze kadar gelen 2012 ile ilgili felaket senaryolarını destekledi.

2012 mitolojisi 1969 yılında tarihçi Giorgio de Santillala ve Hertha von Dechend adındaki tarihçiler tarafından astroloji ve I Ching’e dayalı mitolojilerle karşılaştırma yoluyla ortaya atıldı. Yazarlar presesyonla ilgili ilk bilgilerin çok eskiye dayandığını, yaklaşık MÖ 5000 yıllarında, ana takvim sistemleri başladığında edinildiğini iddia etmekteydiler.

1970’ler…

Orta Amerika şamanizmi, evren bilimi ve metafizikle ilgili spekülasyonların başı çektiği bir dönemdi. Frank Waters 1970-71 yıllarında Meksika’da yaptığı çalışmalarını Coe’dan aldığı 24 Aralık 2011 tarihinin astrolojik yorumunu veriyordu.

D. Coe’nun kitabından etkilenen yazar Don Ridge 1973 yılında bu konuda TV belgeseli hazırladı. Erich von Däniken’nin Tanrıların Arabaları kitabına da atıfta bulunan ve Mayaların Dünya dışından ziyaretler aldığını iddia eden bu belgesel milyonlarca kişi tarafından izlenmişti.

1975 yılı 2012 ile ilgili birçok kitabın yayınlandığı yıldı. Terence ve Dennis McKenna’nın “Zaman Dalgası Sıfır” teorisi bu dönemlerde ortaya çıktı. McKenna’nın zaman içerisindeki büyük dalgalanmaları tespit etmeye yönelik hazırladığı ekstropi grafiğinde son 25.000 yılda büyük dalgalanmalar görülmesine rağmen 21.12.2012’de grafik çizgisel hale gelmekteydi. Bu tarihten sonra entropi görülmemekteydi. Son dönemde en büyük dalgalanmalar 1960’lar, 11 Eylül 2001, Kasım 2008, Ekim 2010 ve 21 Aralık 2012 olarak görülmekteydi.

Şair Tony Shearer Maya kehanetinin dünyanın sonunun 16 Ağustos 1987’de geleceğini öngördüğünü iddia ediyordu. Bu tarih daha sonra Jose Argüelle’e ilham olacaktı.

1980’ler…

21 Aralık 2012’nin 13.0.0.0.0 ile bağlantısı, ilk olarak Sylvanus Griswold Morley’in “Antik Maya”kitabının 4. baskısının ek bölümünde basıldı.

Şair Tony Shearer’in verdiği 16 Ağustos 1987 tarihi sanat tarihçisi ve spiritüel öğretmen Jos´e Argüelles tarafından benimsendi ve bu tarihte Harmonic Convergence olarak bilinen çok kişinin katıldığı toplu meditasyon düzenlendi. Argüelles yayınladığı kitapta Mayaların Dünya dışı varlıklardan galaksiyle ilgili bilgiler aldığı, 21 Aralık 2012’de Dünya’nın Saman Yolu galaksisinin merkezinden yayılan bir enerji ışınına maruz kalacağı ve bunun metafizik dönüşüm ve ruhsal barış dönemini getireceğini yazıyordu.

1990’lar…

Bu dönemde Argüelles, Frank Waters, McCenna’nin kitapları tekrar popülerleşti.

Maya mitolojisinin en saygın araştırmacılarından biri olan John Major Jenkins’e göre Uzun Sayımın yaratıcıları gelecekte binlerce yıl sonra olacak Güneş- Samanyolu Galaksisinin merkezi hizalanmasının hangi kış soltistinde gerçekleşeceğini noktasına kadar hesaplayabiliyorlardı. Arkeoastronomlar bu konuda ikna olmasalar da Jenkins’in 1998 yılında yayınladığı Maya Evrenbilimi kitabı büyük ilgi gördü. Jenkins’e göre 21 Aralık 2012’de 26.000 yıldan beri Güneş ilk kez Samanyolu ve ekliptik düzlemi kesiştiği yerden doğacak, bu tarihte Aralık gündönümü güneşi Karanlık Oyuk’un kuzey sınırına ulaşacaktı. Jenkins bunu Galaktik Dizilim olarak tanımlıyordu ve Güneş’in galaktik düzlem ile kesişmesinin 1980’den başladığını, 2016 yılına dek süreceğini öne sürüyordu. 1998 yılı bunun orta noktasıydı ve bazı astronomlar da Güneş’in Galaktik Ekvator ile aynı hizaya gelişinin 1998 yılı kış soltistinde gerçekleştiğini doğruluyordu. Jenkins’e göre Mayalar bizim zamanımıza denk gelen bu astronomik kesişmeyi mükemmel bir biçimde hesaplamışlardı. 26.000 yıldan bu yana ilk kez 21 Aralık 2012’de, tam da kış soltistinde Güneş’in Karanlık Oyuk ile hizalanmasını muazzam bir dönüşüm ve ruhsal büyüme olanağı, bir Dünya Çağı’ndan diğerine geçiş zamanı, adeta Dünya’nın yeniden doğması, bir anlamda yeniden yaratılışı olarak görmekteydi. 

2000’ler…

“Maya Takvimi ve Bilincin Dönüşümü” kitabıyla Türkiye’de de tanınan İsveçli psikolog ve Maya araştırmacısı Carl Johan Calleman Maya takviminin son tarihi olarak 21 Aralık 2012 tarihini doğru bulmuyordu. John Major Jenkins’in hesabı yanlıştı, çünkü astronomik verilere dayanıyordu. Ona göre Maya takviminin astronomi ile hiçbir ilişkisi yoktu, takvim yalnızca ruhsal bir açılıma işaret ediyordu ve ona göre doğru tarih 28 Ekim 2011 idi. Calleman’ın bu iddiası bazı destekçiler bulsa da, çoğunluk Maya takviminin 5200 yıllık Uzun Sayım döngüsünün son tarihinin 21 Aralık 2012 olduğunda mutabıktı.

The Horizon Project kitabında 2008-2015 yılları arasında galaktik dizilim kutup kayması getireceğini öne süren Brent Miller, Jose Argüelles gibi galaktik dizilim kavramı yerine Güneş Sistemimizin galaktik Merkez çevresindeki fiziksel yörüngesi ve galaksinin çeşitli enerji bölümlerinden geçmesi fikriyle yola çıkmıştı. Ama bunun Maya kültüründe ve kaynaklarında temeli olmadığı eleştirileri ağırlık tutuyordu.

21 Aralık 2012 tarihini metafizik bir olay olarak gören “Quetzalcoatl’ın Dönüşü” kitabının yazarı Daniel Pinchbeck kitabında bilincin dönüşüme açılacağını ve bunun için de aşkın bir ego gerektiğini yazmaktaydı. Pinchbeck’e göre Dünya’nın manyetik alanının zayıflamasıyla birlikte insanoğlu zeki ve tepkisel olarak evrene uyumlanır hale gelmişti.

“Maya Astrolojisi” kitabının yazarı astrolog Bruce Scofield’e göre göre 21 Aralık 2012 tarihinde Maya Takvimi sona eriyor ama bu çok özel bir tarih değildi. Ne bir çağ bitiyor ne de bir çağ başlıyordu.

“2012’de Nasıl Hayatta Kalırız” ve “2012’de “ kitaplarının da yazarı olan Patrick Geryl’a göre 2012’nin sonunda bizi her şeyi tamamen harabeden bir kutup kayması bekliyordu. Bunun nedeni Güneş’in manyetik alanının artarak dev güneş fırtınaları oluşturması, bunun da Dünya’daki kutuplaşmayı etkilemesi. Böylece manyetik alanımız tersine dönecek ve insanlık harap olacaktı.

21 Aralık 2012 ve sonrasını insanlığın evriminde önemli bir süreç olarak gören yazar Barbara Marx Hubbard’a göre 2012’de yaşanacak değişim, insanoğlunun yeni türler ve çok boyutlu yeni varlık düzeyine evrimsel bir sıçrayış göstermesiyle bilinç düzeyini genişletmesi ve empati, anlayış ve aydınlanma kapasitesini arttırmasıydı. Konuya bu çerçeveden yaklaşan bir diğer yazar Meg Blackburn Losey’e göre 2012’de yaşanacak dönüşüm DNA’nın aktive olarak insanoğlunun gizil güçlerine ait eski hatıraları su yüzüne çıkaracaktı.

Araştırmacı ve yazar Gregg Braden’a göre 21 Aralık 2012 bir nevi fırsat kapısıydı. Hint Veda’ları, İbrani takvimi, Asya ve Amerika yerlilerinin kehanetlerinde dünyanın bu tarihte sona ereceği değil, bildiğimiz dünyanın bu tarihten itibaren bir değişime gireceğini söylüyordu.

“Işığın Kobrası” kitabının yazarı Drunvalo Melchizedec’e göre bu döneme yiyecek ve benzeri şeyleri depolayarak hazırlanıyor ve bu “Geçiş Dönemi”nden sonra her şeyin eskisi gibi olmaya devam edeceğini düşünenler yanılıyordu. Geçiş döneminde bilinç düzeyimiz değişecekti ve yeni bilinç düzeyi olan 4. boyuta geçecek, bu dünyada fiziksel olarak gereksinim duyduğumuz şeylere yeni dünyada ihtiyacımız olmayacaktı. Asıl önemli şey içsel hazırlığımızdı.

 

Devam edecek…