Burçlar Değişmedi!

(2014 yılında kaleme aldığım ve paylaştığım yazıyı tekrar paylaşıyorum.)

https://www.onerdoser.com/blog/burclar-degismedi


Bundan birkaç gün önce, bir gazetede gördüğü haber üzerine sabah erken saatlerde, bir takipçim e-posta ile sormuştu burcum değişti mi diye? Haberin linkini de göndermiş. Bir göz atayım dedim ve “artık 13 burç var ve hepsinin günü değişti” başlığı altında verildiğini görünce konunun nereye çekilmek istendiğini anlamakta gecikmedim. Bu konu, reyting yapma amacıyla çeşitli zamanlarda gündeme getirilir. Konusunda uzman astrologlara sorulur bu soru, onlar gerekli açıklamaları yapar ve doğrusunun ne olduğu anlaşılmış olan bu spekülatif konunun üzeri kapanır. Ta ki bütün işleri ortalığı karıştırmak isteyen birileri aynı spekülasyonları tekrar ortaya atana kadar. Hep böyle olmuştur. Bana da defalarca soruldu, defalarca cevapladım, yazdım, yayınladım…

Bu kez işin içerisine Ankara Üniversitesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü de çekilmek istenmiş anlaşılan. Haberin içeriğinde, Ankara Üniversitesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü tarafından yapılan çalışmanın gökbilimciler arasında fırtına koparacak bir çalışma olduğu da iddia ediliyor. Üniversitenin Güneş’in günümüzde 1 yıl boyunca hizasında bulunan burçlar ve burçlara geldiği tarih aralıklarını yeniden hesapladığı, burçların gün aralıklarının farklılaşmasıyla pek çok kişinin burcunun değiştiği, Dünya’nın dönme ekseni hareketi nedeniyle 30 derece batıya kayması dolayısı ile günümüzde burçların artık eski tarihlerinde olmadığı açıklamasında bulunduğu söyleniyor. Gökbilimcilerin, 2 bin yıl önce Ptolemy tarafından yazılan ‘Tetrabiblos’ adlı astroloji kitabında tanımlanan takımyıldızların (burçlar) günümüzde eski bölümlerine karşılık gelmediğini savunduğu, Hesaplamayla sayıları 12 olan burçlara da yeni bir burç olan “Yılancı”nın eklendiği ifade ediliyor.

Bu ifadeler, üniversitede göre yapan gökbilimciler tarafından kullanılmış olamaz. Çünkü aklı başında her astronom burçlarla takımyıldızların aynı şey olmadığını gayet iyi bilir. Astrolojide kullanılan burçların, takımyıldızlar ile sadece isim benzerliği vardır. Bu ikisinin karıştırılmasının nedeni, burçların takımyıldızlarla çakıştığı ve eksen sapmasının göz ardı edildiği eski zamanlarda her ikisinin de aynı isimle anılmış olmasıdır. Dünya’nın ekseninin kayması ve İlkbahar Noktası’nın takımyıldızlara göre yerinin değişmesi nedeniyle içinde bulunduğumuz zaman diliminde burçlar, kendileriyle aynı ismi taşıyan takımyıldızlarla çakışmamaktadır. Mevsimleri ya da yılın aylarını ifade eden burçlarla, ekliptik üzerindeki yıldız topluluklarını ifade eden takımyıldızlar birbirinden tamamen ayrı fakat birbiri ile etkileşim içindeki farklı mekanizmalardır. Koç burcuyla Koç takımyıldızı aynı şey değildir; ya da Kova burcuyla Kova takımyıldızı aynı şey değildir!

Takımyıldızlarla burçların kapladığı alanlar da birbirinden farklıdır. Zodyak burçlar kuşağı etrafında sıralanan burçların her biri 30’ar derecelik parseller olarak tasarlanmıştır. Yani Zodyak burçlar kuşağı bir tasarımdır. Yer’den bakışla, Güneş’in ve diğer gezegenlerin burçlardan geçişi, astrolojik yorumları oluşturur. Yer’den bakışla Güneş’in 1 dereceyi geçmesi yaklaşık 1 gün sürer. Bu yüzden Yer’den bakışla Güneş’in Zodyak’taki burçlardan geçişi yaklaşık 30’ar günlük süreler alır. Ekliptiğe yakın bulunan takımyıldızların kapladığı alanlar ise birbirlerinden farklıdır.  Örneğin Başak takımyıldızı 45 derece, buna mukabil Akrep takımyıldızı 7 derece, Yılancı takımyıldızı 18 derece alan kaplar. Bu yüzden Yer’den bakışla Güneş’in takımyıldızlardan geçiş süresi farklıdır. Yer’den bakışla günde ortalama 1 derece ilerlemiş gözüken Güneş, örneğin Başak takımyıldızını 45 günde, Aslan takımyıldızını 37 günde, Balık takımyıldızını 38 günde, Yengeç takımyıldızını 20 günde geçecektir. Yani Güneş’in 30 derecelik Başak burcunu geçişi 30 gün sürerken, 45 derecelik Başak takımyıldızını geçişi 45 gün sürecektir.

Burada altını tekrar çizmek gereken nokta şudur: astroloji burçlara göre yorum yapar, dört mevsime göre temellendirilmiştir ve sabitlenmiştir. Her mevsimin başlangıcını bir öncü burç, mevsim ortasını takip eden bir sabit burç ve mevsim sonunu bir sonraki mevsime geçişi ifade eden değişken burç temsil eder. Cladius Ptolemy zamanında da yapılan bu uygulama, günümüzde de bu şekilde devam etmektedir ve Ptolemy’nin meşhur Tetrabiblos kitabında tüm bunlar ayrıntılı bir biçimde anlatılmıştır.

Astroloji, ilkbahar mevsimini başlatan ve ilkbahar ekinoksunu temsil eden Koç burcundan başlayarak 30 derecelik parseller oluşturan Mevsimsel Zodyak kullanır. Yani burçlar mevsimseldir. Mevsimlerin insanlar ve dünyada yaşayan tüm canlılar üzerindeki etkileri inkar edilemez. Güneş’in yılın değişik zamanlarında deneyimlediğimiz mevsimsel enerjisini temsil ederler. Güneş’in burçlardan geçişi bize, yılın hangi döneminde olduğumuzu, dolayısı ile insanlar ve doğadaki varlıkların nasıl etkileneceğini gösterir.

Batı astrolojisi türünde kullandığımız Mevsimsel Zodyak, Hint astrolojisinde kullanılan Sidereal ya da Yıldızsal Zodyak’tan farklıdır. Okuyucunun dikkatini dağıtmamak için, bu iki Zodyak’ın farklarına, bu bilgilendirici yazının tamamlanmasından sonra değinilecektir. Ama kısaca belirtirsek, Yıldızsal Zodyak yıldızları temel alır; buna mukabil mevsimlere sabitlenmiş olan Mevsimsel Zodyak Güneş’in 30’ar derecelik parseller olarak tasarlanmış burçlardan geçişini temel alır. Yani bizim alışageldiğimiz Batı astrolojisi burçların tarihlerini takımyıldızlara göre belirlenmez, burçların yorumlarını da!

Zodyak’ta 12 burç vardır, 13 değil! Yani ekliptik üzerinde parsellenmiş 12 tane burç vardır; ekliptiğe yakın yerleşmiş takımyıldızlar ise 13 tanedir. Burada yine şunu vurgulamak gerekiyor: burçlarla takımyıldızlar aynı şey değildir! 13 burç yoktur. Yılancı bir takımyıldız ismidir. Astrolojide kullanılan bir burç ismi değildir. “Yılancı burcu” diye bir burç yoktur! Güneş’in Yer’den bakışla burçlardan geçiş süreleri değişmemiştir. 12 burç vardır ve burçların tarihleri eskiden beri bildiğimiz gibidir!

Dünya’nın dönme ekseni hareketi nedeniyle 30 derece batıya kayması konusuna gelince. Bu yeni keşfedilmiş bir olgu değildir. Bundan yaklaşık iki bin yıl önce, tam olarak MÖ 128’de, İznikli bir astronom-astrolog olan Hipparcus tarafından keşfedilmiştir. Dünya’nın ekseninin yalpalamasından dolayı oluşan ve Presesyon olarak ifade ettiğimiz bu olgu “Ekinoksların Kayması” veya “Ekinoksların Gerilemesi” olarak tanımlanır. MS 150 civarında İskenderiyeli bir astronom-astrolog olan Cladius Ptolemy’nin Almagest adlı eserinde Hipparkus’un görüşlerine yer verilmiştir.

Hipparkus ve Ekinoksların Gerilemesinin Keşfi

Her ne kadar Samos’lu Aristarkus’ın adı da geçiyor olsa da (MÖ 310-230), bilim tarihçileri ekinoksların gerilemesi olgusunun ilk kez MÖ 128 yılı civarında İznik doğumlu astronom-astrolog Hipparkus tarafından keşfedildiği konusunda mutabıktırlar. Astronomi bilimini kendisinden önceki astronomlardan daha çok geliştiren Hipparkus’un, astronomi tarihi içerisinde çok önemli bir yeri vardır. Ekinoksların gerilemesi buluşu çok önemlidir, çünkü onun zamanına kadar hem sabit yıldızlar küresi hem de uzay ekseni, evrende düzensizliğin ve değişmezliğin simgesi olarak görülüyordu. Oysaki Hipparkus bir kaymadan, değişimden söz ediyordu. Bu, çağdaşları tarafından hiç de kolay kabul edilebilir bir olgu değildi!

Eserlerinden yalnızca biri günümüze ulaşan Hipparkus, aynı zamanda astroloji çalışmaları da yapmaktaydı. Bu konuda araştırmalar yapan D.R. Dicks şöyle diyor: “Anladığımıza göre Hipparkus’un kendi zamanındaki şöhreti büyük ölçüde astroloji çalışmalarına dayanmaktadır.” Astrology and Religion kitabının yazarı Franz Cumont’a göre de Hipparkus yalnız bir astronom değil, aynı zamanda tanınmış bir astrologdu. Kendisinden daha sonra yaşamış, yine bir astronom-astrolog olan Ptolemy’nin meşhur eseri Almagest’de anlattığına göre Hipparkus bu buluşunu, bazı yıldızların konumuna yönelik gözlemlerini, kendisinden önce yaşamış olan astronom Timokaris’in gözlemleriyle karşılaştırarak gerçekleştirmiştir. Araştırmacı D.R.Dicks’in beyanına göre bu buluş, Hipparkus’un yıllar süren çalışmaları sonrasında, ancak ömrünün sonlarına doğru, muhtemelen MÖ 128 yılında veya hemen sonra yayınlanan Tropik ve Ekinoks Noktalarının Yer Değiştirmesi Üzerine adlı çalışmasında yayınlanmıştır.

Daha önce de bahsedildiği gibi, Hipparkus keşfi, kendisinden sonra yaşamış olan Cladius Ptolemy tarafından gayet iyi biliniyordu ve astronomi tarihinde çok önemli yer tutan Almagest adlı eserinde bahsedilmişti. Ptolemy’nin astroloji konusunda bilgiler verdiği meşhur Tetrabiblos eserinde verdiği bilgiler mevsimsel (tropikal) burçlar üzerinedir.

Hazır Ptolemy’den bahsetmişken, bir düzeltme daha yapmakta fayda görüyorum. Gazetelerde verilen haberlerde, gökbilimcilerin 2 bin yıl önce Ptolemy tarafından yazılan ‘Tetrabiblos’ adlı astroloji kitabında tanımlanan takımyıldızların (burçlar) günümüzde eski bölümlerine karşılık gelmediği iddiasından bahsediliyordu. Dikkatli okuyucunun hemen fark edeceği gibi, takımyıldızların hemen yanında, parantez içinde (burçlar) yazıyor. Yine aynı karışıklık! Takımyıldız başka şey, burç başka şey! Peki doğrusu nedir? Hemen işin doğrusunu anlatalım…

Yıldız konumlarını kaydetmenin kendisinden önceki astronomlara nazaran daha iyi bir sistemini geliştiren Ptolemy, ekliptiğin kutuplarını bulmuş ve bu kutuplardan geçen boylam çizgileri yardımıyla her bir yıldızı ekliptik üzerine izdüşürmüştür. Bu çalışma sayesinde, kendisinin de farkında olduğu ekinoksların gerilemesini hesaba katacak ileri dönemdeki meslektaşları, yıldızın ekliptik konumundaki her hangi değişikliği kolaylıkla saptayabileceklerdi. Ptolemy’den bu yana astrologlar, herhangi bir yıldızın ekliptiği kestiği dereceyi hesap ederken, ekinoksların gerilemesini dikkate almaktadırlar. Yani Ptolemy’den bu yana ekinoksların gerilemesi sebebiyle oluşan farklılık hesaplanmakta, yıldızların ekliptik üzerine izdüşürülmüş dereceleri güncellenmekte, yani bir yıldızın hangi burcun hangi derecesine denk geldiği bilinmekte ve sabit yıldızlarla yapılan çalışmalarda bu şekilde kullanılmaktadır. Ama bu, burçların yıldızlara nazaran yerinin zamanla değiştiğini gösterir. Burçların günümüzde eski bölümlerine karşılık gelmediğini göstermez!  Başından beri dikkat çekmek istediğim önemli noktaya tekrar geliyoruz: burçlar ve takımyıldızlar aynı şey değildir. Hata hep bu konudaki yanlış anlaşılmadan kaynaklanıyor!

Ekinoksların gerilemesini anlamak

Ekinoksların kayması ya da gerilemesi denilen hadiseyi anlamak için birkaç kavramın ne anlama geldiğini anlatmamızda fayda var. Bunlar: dünya ekvatoru, gökyüzü ekvatoru ve ekliptik’tir…

Dünya’nın ekvatorunu biliriz öyle değil mi? En basit anlatımıyla ekvator, kuzey ve güney yarımküreleri birbirinden ayıran, Kuzey ve Güney kutup noktalarına eşit uzaklıkta bulunan dairesel hattır. Bu hayali hattı, Dünya sınırlarını aşarak uzaya doğru devam ettirirseniz, gökyüzü ekvatorunu çizmiş olursunuz. Yani gökyüzü ekvatoru adını verdiğimiz bu çember, dünyamız ekvatorunun gökyüzündeki izdüşümüdür. Ekliptik ise, Dünya’nın ve güneş sistemimizdeki diğer gezegenlerin, Güneş çevresinde dönerken izlediği elips şeklindeki yörüngenin oluşturduğu düzlemdir. Yer’den bakıldığında, sanki Güneş, ekliptik üzerinde ilerler gibi gözükmektedir.

Yörünge düzlemi, yani ekliptik, Gök ekvatoru düzlemiyle 23,5 derecelik açı yapmakta, gök ekvatoru ve ekliptik iki noktada kesişmekte, ekinoksları oluşturmaktadırlar. Bu iki nokta, Dünya’dan bakılınca Güneş’in Zodyak üzerinde hareketi esnasında ilkbahar ve sonbaharın ilk günü gökyüzünde göründüğü yerlerdir. Dünya’nın kendi ekseni etrafındaki dönüşündeki yalpalama yüzünden, eksen yönü uzayda çok yavaş ama devamlı bir şekilde değişir. Presesyon adı verilen bu değişim, ekinoksların yerinin batı yönünde kaymasına sebep olur. Şimdi, presesyonun ekinoksların kaymasına nasıl sebep olduğunu en anlaşılabilir şekilde anlatmaya çalışalım.

Dünya’nın kendi ekseni etrafındaki dönüşündeki yalpalamadan kaynaklanan yavaş kayma, Dünya’nın kuzey ve güney kutuplarının uzaya doğru uzatılmış yönünün değişmesine sebep olur. Bu nedenle, Dünya’nın kuzey kutbunun hizasında olduğu yıldız, uzun bir zaman dilimi içerisinde değişir. Kuzey kutbu, şimdilerde Polaris yıldızının hizasındadır. Ama bundan ama birkaç bin yıl önce başka bir yıldızın hizasındaydı ve birkaç bin yıl sonra da başka bir yıldızı, Vega’yı gösterecektir (MS 14.000).

Kuzey kutbunun yönünün değişmesi, ekvatorun yönünün de değişmesine sebep olacaktır. Yani Dünya ekvatorunun uzaya doğru uzatılmasıyla oluşan gök ekvatoru da sabit değildir. Ekvatorun yönündeki değişimin sonucu, gök ekvatorunun durumu değişmektedir. Bu da, gök ekvatoru ile ekliptiğin kesiştiği noktalar olan ekinoksların yerlerinin değişmesine yol açmaktadır. İşte bu olgu, ekinoksların gerilemesi veya teknik ifadesiyle presesyon olarak tanımlanır.

Ekinoksların gerilemesi, ekinoks noktalarının Zodyak üzerinde geriye doğru çok yavaş bir hızla ilerlemesine, ortalama 72 yılda bir derece kayma ile yaklaşık 26.000 yılda bütün Zodyak’ı tamamlamasına yol açmaktadır. Yani, 26,000 yıllık bir dönem içerisinde burçların tamamı, Zodyak’taki tüm takımyıldızlardan geçer.İçinde bulunduğumuz dönemde, burçların başlangıcını ifade eden ilkbahar ekinoksu izdüşümü (yani Koç burcunun başlangıç derecesi) Balık takımyıldızında gözükmekle beraber, birkaç yüzyıl sonra Kova takımyıldızına kayacaktır. İşte bu yüzden, içinde bulunduğumuz zamanlara “Kova Çağı’nın şafağı” denilmektedir.

Ekinoksların gerilemesini ve takımyıldızlarla burçların farklarını daha iyi anlatabilmek için bir animasyon hazırladık. Astroloji Okulu eğitmenlerinden Mustafa Konur tarafından hazırlanan bu animasyonda, Hint astrolojisinde kullanılan takımyıldızlara dayalı Yıldızsal (Sidereal) Zodyak ile Batı astrolojisinde kullanılan Mevsimsel (Tropikal) Zodyak’ın çakıştığı söylenen yaklaşık MS 285 civarından başlayarak, günümüze kadar gelen tarihlerde, İlkbahar Ekinoksunun Balık takımyıldızı yönünde gerilemesi, yani kayması gösterilmiştir. İki Zodyak’ın çakıştığı tahmin edilen MS 285 yılından bu yana, batı yönünde kayan Güneş’e dayalı Mevsimsel Zodyak ile yıldızlara dayalı Yıldızıl Zodyak arasında yaklaşık 23 derece 51 dakika fark oluşmuştur. Bu farka Ayanamsa denilmektedir. Astrolojide kullanılan iki farklı Zodyak olan Yıldızsal Zodyak ile Mevsimsel Zodyak arasındaki farklar ve Batı astrolojisinin neden Mevsimsel Zodyak’ı kullandığı konusu, bu yazının sonunda ele alınmaktadır.

Kısaca toparlarsak: Ekinoksların gerilemesi, Dünya’nın kendi ekseni çevresindeki dönüşünde yavaş ve düzenli bir yalpalamadan kaynaklanmaktadır. Bu yalpalama nedeniyle Dünya’nın kutupları, Güneş sistemine göre çok yavaş bir hareketle yaklaşık 26.000 yılda bir tam çember çizer. Bu çember ayrıca, çağlar kavramını da açıklar. İlkbahar Noktası olarak ifade etiğimiz Koç burcunun ilk derecesi, Zodyak üzerinde ortalama 72 yılda yaklaşık 1 derece geriye gider. 360 derece olan bir tam çemberin tamamlanması yaklaşık 26.000 yıl alır. Zodyak burçlarının ve takımyıldızların üst üste gelmesi her 26.000 yılda bir yinelenir. Bu en son MS 2. yüzyıl civarında olmuştur.

Dünya’nın ekseni ve kutuplarının bu hareketi ve yerinin yavaş bir şekilde kayması, gök ekvatorunun da hareketine ve yerinin yavaş bir şekilde kaymasına yol açar. Çünkü gök ekvatoru, Dünya ekvatorunun gökyüzü küresi üzerindeki izdüşümüdür. Dünya ekvatoru, kutuplardan doksan derece uzakta bir çember olarak tanımlandığı için, kutupların ve eksenin hareketine bağlı olarak, yıldızlara göre hareket halindedir. Koç burcunun ilk derecesini temsil eden İlkbahar noktası da öyle. 72 yılda 1 derecelik kaymadan hesaplarsak, 2000 yıl öncesine nazaran, Koç burcunun ilk derecesini ifade eden İlkbahar Ekinoksunun yeri, bize göre (Dünya’ya göre) arka planda bulunan takımyıldızlara nazaran yaklaşık 30 derece kaymıştır. Ama astroloji, değerlendirmelerini ve yorumlarını arka plandaki bu takımyıldızlara göre değil, ekinoks ve soltist zamanlarıyla sabitlenmiş mevsimsel burçlara göre yapar ve 30’ar derecelik değişmez parseller oluşturur. Yer’den bakıldığında, Güneş’in bu parsellerden geçiş tarihleri her zaman aynıdır.

Sözün özü: burçların tarihlerinde ve sayılarında herhangi bir değişiklik söz konusu değildir!

Sevgi, ışık ve umutla!

Öner DÖŞER
17 Temmuz 2014, Perşembe
ASTROLOJİ OKULU, Caddebostan


Yıldızsal Zodyak ile Mevsimsel Zodyak arasındaki farklar

Yıldızsal Zodyak ile Mevsimsel Zodyak arasındaki fark, Yıldızsal Zodyak’ın, uzayı bu Zodyak’ın boyutuna göre bölümleyen bir uzay ölçümü olması; Mevsimsel Zodyak’ın ise, daha ziyade her biri başlangıç, orta ve bitişine göre bölünen mevsimleri temel alan bir mevsimsel zaman bölümlemesi olmasıdır.

Klasik Astroloji’de, günümüzde de olduğu gibi, Mevsimsel Zodyak kullanılmıştır. Bunun en önemli nedeni, isminden de anlaşılacağı gibi, yılın mevsimlerini en iyi şekilde yansıtmasındandır. Mevsimlerin insanlar ve dünyada yaşayan tüm canlılar üzerindeki etkileri inkar edilemez. Güneş’in burçlardan geçişi bize, yılın hangi döneminde olduğumuzu, dolayısı ile insanlar ve doğadaki varlıkların nasıl etkileneceğini gösterir. Mevsimsel Zodyak’ın başlangıcı kesin bir astronomik gerçekliğe dayanır; oysaki Yıldızsal Zodyak’ın başlangıcı tartışma konusudur. Mevsimsel Zodyak’ın başlangıç noktası 0o Koç’tur ve bu kesin bir astronomik gerçekliktir. 0Yengeç yazın başlangıcını, 0o Terazi sonbaharın başlangıcını, 0Oğlak ise kışın başlangıcını gösterir. Mevsimsel 0Koç, biri ikincil hareketin gerçekleştiği ekliptik düzlemi, diğeri ise birincil hareketin gerçekleştiği ekvator düzlemi olan, iki temel düzlemin kesişim noktasını gösterir. Bu yüzden de, çok önemli bir referans noktasıdır.