İlişkilerde Astrolojik Kadersel Temaların Sinemaya Yansımaları

İlişkilerde Astrolojik Kadersel Temaların Sinemaya Yansımaları

Sen körsün ve ben sağır ve dilsizim, elini ver ki,

anlaşabilelim.

Halil Cibran

 

Son dönemlerde astrolojik açıdan pek çok transit bizleri ilişkiler konusunu daha derinden incelemeye yöneltiyor. Tabii astrolojiyi yakından takip edenler bu transitleri çok yakından biliyorlar ama özetlemek gerekirse bu transitlerden ilki 2013 sonu itibariyle yaşanan Venüs’ün oğlak burcundaki geri hareketi, Mars’ın astrolojide ilişkileri temsil eden terazi burcundaki seyri ve 1 Mart itibariyle başlayacak olan Temmuz 2014’e kadar etkilerini hissedeceğimiz yine Terazi burcundaki geri hareketi ve son olarakta Ay düğümlerinin Terazi-Koç ekseninde yaklaşık bir buçuk sene sürecek olan seyridir. Özellikle Venüs gibi içsel bir gezegenin, yani kişisel hayatta yaşanan durumları daha çok etkileyecek olan bir gezegenin, geri hareketi ister oğlak burcu olsun ister olmasın pek çok kişinin ilişkiler konusunda bir iç değerlendirme yapmasını, mevcut ilişkilerinde ya da geçmişteki ilişkilerinde yaptıkları hataları tekrar değerlendirmelerine yardımcı olan bir süreçti ve bu süreci Venüs’ün ileri harekete dönmesiyle birlikte tamamladık sayılır. Bir diğer içsel gezegen olan Mars çok yakında geri harekete başlayacak ve astrolojide kadersel temaları etkileyen ay düğümleri de “Terazi-Koç” ekseninde, “Sen-Ben” temalarıyla hepimizde bir yüksek doz etkisi yaratacak, gökyüzünün bu yoğun baskısı hepimiz üzerinde kalıcı etkiler bırakabilecektir.

Yüksek dozda yaşanacak olan bu kadar çok astrolojik olayı insanların daha iyi değerlendirebilmelerine yardımcı olabilmek için neyse ki dünyada sanat yapılıyor ve sanatın en güzel dallarından birisi olan sinema imdadımıza yetişiyor. Sinema hem görsel, hem işitsel öğeleriyle insanlara en kolay yoldan ulaşabilen ve kitlesel olarak insanlara belli konularda rehberlik edebilen, onları dönüştürebilen bir sanat dalıdır. Sinema içinde bulundurduğu yoğun görsel temalar, kurgusallık ve yaratıcılıktan dolayı astrolojide jenerasyon gezegenlerinden biri olan Neptün gezegeni ile temsil edilmektedir. Neptün astrolojide estetik, ilişkiler ve uyumu temsil eden Venüs’ün üst oktavı olarak tanımlanmakta, jenerasyon gezegeni olmasından dolayı da daha kitlesel hareketleri temsil etmekte ve Venüs’ün temsil ettiği temaları daha üst bilince taşıyan, oldukça ağır hareket eden bir gezegen olarak yorumlanmaktadır. Neptün aynı zamanda zodyağın son burcu olan Balık burcunun da modern astrolojide yönetici gezegeni olarak gösterilmektedir. Su burcu gruplarının en kurgusal, en çok kolektifi yansıtan burcu olan balık burcu adeta kolektifin bilincini bir şekilde bizlere sunmaktadır. Bu yüzden de yoğun balık burcu ve Neptün temalı sinemanın bizlere aktardıkları eğer dönemin temalarıyla da uyuşuyorsa hafızalardan silinmemektedir. İşte bu yazıyı da bu hafta izlemiş olduğum, çok beğendiğim ve hafızamda çok uzunca bir süre yer edecek olan iki adet “ilişki” temalı sinema filminden dolayı yazıyorum. Tabii filmlerin yanında güneşin balık burcundaki seyri ve benim doğuştan bir balık burcu olmam yani Neptünyen bir kafayla gezmem ve yaşamı bir sinema filmi gibi izlememde yazı yazma motivasyonumu daha da arttırmaktadır.

Filmlerden ilki Spike Jonze’un yönettiği “Her-Aşk” filmi, ikincisi ise Jim Jarmusch’un yönettiği “Only Lovers Left Alive-Sadece Aşıklar Hayatta Kalır” filmidir. İki filmde farklı hikâyeler, karakterler üzerinden aşk ve ilişkiler temalarını sorguluyor. Aslında bu temalar sinemada her zaman kullanılan temalar ama her iki filmde alışıla gelmiş aşk, ilişki temalı filmlerdeki gibi âşıkların kişisel olarak ne yaşadığından öte, içinde bulunduğumuz dönemde neden ilişkilerin yürümediği ya da köklü ilişkilerin nasıl yürüyebileceği üzerine bizleri düşündürtmeye çalışıyor. Filmlerden çok spoiler vermemeye çalışarak bahsetmek gerekirse “Her-Aşk” filminde hayatını başkalarının duygularına tercüman olarak kazanan ve başkaları adına mektup yazan, ama kendi ilişkilerine gelince kendi duygularını dile getirmekten ve ilişki sorunlarından kaçan ve yoğun kişisel tatmin arayışı içinde ilişki yaşamak için en kolay yolu seçen yetişkin bir modern dönem erkeğini görüyoruz. Filmin yönetmeni filmin çekimlerinden önce pek çok farklı kesimden kişiyle aşk üzerine konuşmalar yapmış ve neden insanların bu kadar çok yalnızlıktan korkmalarına rağmen yine de ilişkileri yürütemediği konusunu araştırmış. Bunun sonucunda da film bizlere yalnızca adeta 4,5 yaşında sabitlenmiş gibi davranan erkeklerin sevimli temsili Theodore’un aşk maceralarından öte, içinde bulunduğumuz sistemde neden ilişkileri yürütemediğimizi, çok hızlı hareket etme ve  dürtüsel hareketlerimizle aşkı yıkışımızı, kaç yaşına gelirsek gelelim çocuksu isteklerimiz ve kişiliğimizi tam geliştirmememizden dolayı, adeta koç burcunun temsil ettiği  temalarıyla,  ilişkilerde “ben” olarak kalmamızı anlatıyor.

İkinci film, Jim Jarmusch “Only Lovers Left Alive – Yalnızca Aşıklar Hayatta Kalır” filminde zaten filmin ismiyle direkt olarak bize ilişkilerin ve aşkın ne kadar hayati olduğunu tam bir görsel şölen eşliğinde sunuyor. Yine diğer filmde olduğu gibi bu filminde yönetmeni ilişkileri mevcut sistem içerisinde değerlendirerek bize sunuyor ve yüzyıllarca birbirinden kopmayan vampirler Adam ve Eve’i yani Âdem ve Havva’yı kadın, erkeğin en bilinen arketiplerinin isimleriyle filmin kahramanları olarak yaratıyor. Filmde yüzyıllardır birbirinden ayrılmayan bu iki âşık kapitalizmin çökerttiği hayalet şehir Detroit kentinde tekrar bir araya geliyor. Birbirlerini fiziksel, duygusal ve zihinsel olarak tamamlayan iki vampir âşık, kan emmeyenlerin tam tersine aşklarını olabildiğince yoğun ve kaliteli nasıl yaşadıklarını, birbirlerine nasıl karşılıksız verebildiklerini, birbirlerinde egolarını nasıl çözdüklerini,  kolaylıkla nasıl uzlaşabildiklerini ve birbirlerinde huzuru nasıl bulduklarını, adeta terazi burcu temalarıyla, bizlere anlatıyorlar. Filmde âşıkların birbirlerine olan empatileri ve birbirlerinde huzur arayışları o kadar yüksek ki, filmi izledikten sonra diğer ilişkiler üzerine olan filmleri düşünüyorsunuz ve bu filmlerde gördüğünüz ama birbirlerini çok anlamaya çalışmayan, ya da birlikte vakit geçirdiklerini çok görmediğimiz ama birbirlerine sadece mantıksızca âşık olan partnerler yerine, sanki mantığın burçlarından biri olan hava grubunun 2.burcu olan terazi burcunun ilişki idealini Jim Jarmusch çok iyi anlamış ve bizlere aktarmış diyorsunuz.

İki filmde bizlere sinemanın Neptünyen yetenekleriyle, göktekilerden haber alıp adeta insanların dile getirmek isteyipte getiremediği, ama ilişkiler konusunda yaşadığı bütün sıkıntıları görsel bir şölenle sinemaseverlerle buluşturuyor. İki filmde ne kadar şaşırtıcıdır ki 2013 yapımı olmalarına rağmen 2013’ün sonları ve 2014 yılının içinde bulunduğumuz dönemlerinde astrolojik olarak ilişkilere yansıyan etkilerle eşgüdümlü olarak seyircilerle buluşuyor ve ilişkiler konusunu değerlendirmede bize çok güzel rehberlik ediyorlar. Yazının başında da belirttiğim gibi erkeğin göksel arketipi olan Mars’ın transiti ve kadının göksel arketipi olan Venüs’ün dışında (Tabii güneşte aslında erkek figürüyle, ay’da kadın figürüyle yine ilişkilendirilebilir) kadersel olayları ortaya çıkaran ay düğümlerinden gitmemiz yönü gösteren kuzey ay düğümü Terazi burcuna ve zaten çokça tecrübe ettiğimiz ve artık sindirmemiz gereken özelliklerimizi gösteren güney ay düğümü ise Koç burcunda ilerlemeye başladı. Bu seyir 11 Kasım 2015 tarihine kadar devam edecek. Aynı zamanda ay düğümleri eksenlerinde güneş tutulmaları da gerçekleşmektedir. Ay düğümleri ileri burç hareketlerinin tersi yönde hareket etmekte ve burçlarda geri yönde seyri devam etmektedir. Yani “Terazi-Koç” ekseninden önce ay düğümleri “Akrep-Boğa” ekseninde gerçekleşmiştir ve bu seyir yeni tamamlanmıştır. Bu geçen dönemde daha çok sahip olmayı bırakma ve bize fazla gelenlerden arınmayı öğrenen, rafine varlıklar haline gelmemiz, kriz deneyimlemekten korkmamamız gerekmekteydi. Geçmiş dönemde ne kadar başarılı olabildik bilinmez ama yeni kadersel dönemde en azından sinema bizimle ve beni-seni anlamada, ilişkileri kavramada bizlere oldukça yardımcı olabilecek sizlerle paylaştığım örnekleri bizlere sunmaktadır. Umarım önümüzde ki dönemlerde daha çok biz olabilmeyi başarabilir ve evrimsel gelişim için ilişkilerin hayati yönünü kavrayabiliriz. Hepinize iyi seyirler ve bol aşklı, sinemalı, astroloji dolu günler diliyorum.

 

23 Şubat 2014

Dr. Burcu Güven

 

Öner Döşer, Astroloji Okulu , 2012-2014 Ders Notları

http://onerdoser.com/HD365_24-subat-haftasi.html

http://www.imdb.com/title/tt1798709/?ref_=fn_al_tt_1

http://www.imdb.com/title/tt1714915/?ref_=nv_sr_1